Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/253
Karar No: 2020/1956
Karar Tarihi: 04.03.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/253 Esas 2020/1956 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/253 E.  ,  2020/1956 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davasının reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; vasiyetnamenin mal kaçırma amacıyla ile yapıldığını, murisin vasiyetnamenin düzenlemesi sırasında düzenlenirken hastalığından dolayı aldığı ilaçların uyuşturucu etkisinin altında olduğunu, dolayısıyla tasarruf ehliyetinin olmadığını bu durumun hastaneden istenecek evraklarla ispatlanacağını, davalının murisi vasiyetname düzenlenmeye zorladığını, vasiyetnamenin yanılma, aldatma ve korkutma sonucu yapıldığını belirterek vasiyetnamenin iptalini, mümkün değilse saklı pay mirasçısı olan davacı lehine tenkisini talep etmiştir.
    Davalı; vasiyetnamenin iptal şartlarının oluşmadığını, murisin hukuki ehliyete sahip olduğunu, davacının saklı payın ihlal edilmediğini, murisin vasiyetnameye konu taşınmaz dışında başka taşınmazlarının da olduğunu, yine murisin borçlarının büyük bir kısmını ödediğini, bu durumun tenkis hesabında dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, mal kaçırma iddiasının ispat edilemediği, miras bırakanın iradesinin hile yada hata nedeniyle sakatlandığı ve hastalığı nedeniyle fiili ehliyetinin bulunmadığı hususlarının dinlenen tanıklar ve alınan raporlar neticesinde vasiyetnamenin iptalini gerektirmediği, tenkis yönünden yapılan incelemede ise murisin taşınmaz mal varlığı değerlerinin tespit edilerek alınan rapor neticesinde davacının ihlal edilen saklı payı bulunmadığı gerekçeleriyle vasiyetnamenin iptali ve tenkisine ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından istinaf edilmiştir.

    Bölge adliye mahkemesince, davaya konu vasiyetname içeriğinde hukuka ve ahlaka aykırı koşullar bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarında murisin iradesinin sakatlandığı yönünde bir bilgi bulunmadığı, davacının murisin fiil ehliyetinin bulunmadığı yönünde bir iddiasının da olmadığından Adli Tıp Kurumundan bilirkişi raporu aldırılmasına gerek bulunmadığı, tenkis yönünden ise net tereke hesabında, cenaze ve üç aylık geçim giderinin terekenin pasifi olarak tereke aktifinden mahsup edilmemiş ise de; bu giderlerin mahsup edilmesinin sonuca bir etkisi olmayacağı ve hatta saklı pay harici kazandırma tutarını daha da artıracağı gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali ve tenkisi talebine ilişkindir.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme ve değerlendirme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim, Türk Medeni Kanunu"nun "Fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir." biçimindeki 9.madde hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış; 10.maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek "Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır." hükmünü getirmiştir. Ayırtım gücü eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, 13.maddesinde "Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir." denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca; ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanunu"nun 15.maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmama nedeniyle kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere yapacağı işlemlere sonuç bağlanamaz.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında somut olaya bakıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımdan doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı açıktır. Bu durumda tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanılması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, tıbbi belge, film grafilerinin eksiksiz getirilmesi zorunludur.
    Bunun yanında her ne kadar, HMK" nın 282. maddesi uyarınca bilirkişilerin "rey ve mütalaası" hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, akıl zayıflığı gibi psikolojik nedenlerin belirlenmesi hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması, kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan özellikle Adli Tıp Kurumu"ndan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Türk Medeni Kanunu"nun 409/2. maddesi akıl hastalığı ve akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Vasiyetname yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak gerekir. Ehliyetsiz kişilerin yaptığı vasiyetnameler kendiliğinden batıl olmaz.

    Somut olayda; muris ... 1964 doğumlu olup, davacı tarafça davaya konu edilen vasiyetnamenin düzenlendiği tarih itibariyle murisin iradi ve fiziki zaafiyetinin olduğu, kanser hastası olduğu ileri sürülmüş olmakla, vasiyetname tarihinde murisin hukuki işlem ehliyetine haiz olup olmadığı konusunda tüm deliller toplanarak, ehliyetsiz olduğu iddia edilen murise ait doktor raporları, tıbbi belge,film grafilerinin de getirtilmesi suretiyle Adli Tıp Kurumu"ndan rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece Adli Tıp raporu alınmadan hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    2- Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 04/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi