10. Hukuk Dairesi 2015/8808 E. , 2015/8569 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, kesilen maluliyet aylığının yeniden bağlanması ve kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, davacının malulen emeklilik aylığının kesilmesi yönündeki davalı SGK işleminin iptali ile davacının malullük aylığının kesildiği 2012 yılı Kasım ayından itibaren malulen emekliliğinin devamına ve ödenmeyen malullük aylıklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, davacının davalı SGK"ya 51.259,71 TL ve faizinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Volkan Ergül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Görülmekte olan dava, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra henüz derdest olup, sosyal güvenlik hukukunun kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle, sigortalı veya hak sahipleri lehine getirilen yasal düzenlemelerin derdest davalara da uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 25. ve 26. maddesidir. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Bu düzenleme çerçevesinde, sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 03.08.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 58"inci ve 95’inci maddesinde malûl sayılmayı gerektirecek hastalık veya arızanın bulunup bulunmadığının tespitinde izlenecek yol açıklanmıştır. Buna göre kurum sağlık tesislerince düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, söz konusu kurul raporlarının Kurumu bağlayacağı, ancak, diğer ilgilileri bağlamayacağı dikkate alınarak, itiraz halinde, Adli Tıp Kurumundan alınacak rapora göre karar verilmeli; Yüksek Sağlık Kurulu Raporu ile Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak raporla, bu çelişki giderilip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Eldeki davada,ilk kez 09.02.2006 tarihinde maluliyet aylığı talebinde bulunan davacıya,28.03.2006 tarihli Meram Tıp Fakültesi Hastanesinden alınan sağlık kurulu raporu başlangıç tarihi kabul edilerek 27.02.2007 tarihinde işten ayrıldıktan sonra aynı gün tahsis talebinde bulunması üzerine 01.03.2007 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmakla birlikte, 18.10.2012 tarihli Kurum işlemi ile davacının işten ayrılışının 27.02.2007"den sonra 01.04.2007 tarihi olarak belirlenmesi ve işten ayrılış şartının gerçekleşmemesi nedeniyle maluliyet aylıklarının kesilerek, 20.04.2007-19.10.2012 tarihleri arasında davacıya ödenen aylıkların yersiz ödeme olarak borç kaydedildiği, davacının 28.11.2012 tarihli tahsis talebine ise Kurumca bu kez 28.11.2012 tarihli Meram Tıp Fakültesi Hastanesinden alınan rapor da irdelendikten sonra 19.02.2013"tarihli ünite kararı ile çalışma gücü kaybının en az %60"ını kaybetmediği gerekçesi ile red cevabı verildiği anlaşılmaktadır. Ne varki; mahkemece yasal prosedür işletilmeksizin, davacının doğrudan Adli Tıp Kurumuna sevki ile oradan aldırılan rapor esas alınmak sureti ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
Bu durumda, Mahkemece yapılacak iş: 5510 sayılı Kanunun 58. maddesinde öngörülen prosedür uyarınca ve 5510 sayılı Yasanın 95’inci maddesi gereğince, öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan, davacıdaki hastalık ve arazların başvuru tarihinden(2006),01.10.2008 tarihine kadar Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde 01.10.2008 tarihinden 31.08.2013 tarihine kadar Çalışma Gücü
ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde; 01.09.2013 tarihi sonrası için Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde malûl sayılmayı gerektirecek derecede bulunup bulunmadığı, malûl ise, malûllük halinin hangi tarihte oluştuğuna dair rapor almak, iş bu rapora davacının itiraz etmesi halinde ise; Adli Tıp Kurumundan aynı şekilde alınacak raporla; bu raporun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan alınan rapora göre sigortalı lehine olması ve davalının itiraz etmesi halinde ise, Adli Tıp Kurumu Kanunu"nun 15. maddesi kapsamında Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan aynı şekilde alınacak raporla itirazın değerlendirilmesini sağlayarak sonucuna göre karar vermektir. Yapılacak değerlendirmede, maluliyet başlangıç tarihi belirlendikten sonra, adı geçen tüzük ve yönetmelik hükümlerinde sigortalı lehine getirilen düzenlemeler var ise kuşkusuz bunların da dikkate alınması gerekecektir.
Diğer taraftan, istirdada konu dönem bakımından davacının işten ayrılışının 01.04.2007 tarihi olmasına göre, şayet maluliyet başlangıcının daha önceki bir tarih olduğu yapılacak inceleme sonucunda belirlenirse, aylık başlangıcının 01.05.2007 tarihi olması gerektiği hususu dikkate alınmalı ve kurum alacağının bu kapsamda irdelenmesi gereklidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.