3. Hukuk Dairesi 2013/12090 E. , 2013/13701 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi ve tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde taraflar ve vekilleri gelmediler. Evrak üzerinde inceleme yapılarak işin karara karara bağlanması için 01.10.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların babası ...."ın ... Noterliğinin 29.05.2002 tarih ve 1931 sayılı vasiyetnamesi ile mal varlığının tamamına yakınını davalıya bıraktığını, ancak, vasiyetnamenin şekle aykırı yapıldığı gibi murisin gerçek iradesini yansıtmadığı nedeniyle öncelikle vasiyetnamenin iptalini, olmadığı takdirde davacıların saklı payını aşan kısım yönünden vasiyetin tenkisini talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, tarafların babalarının vasiyetnamesinde; "Bu vasiyetimi yaparken vasiyette bulunduğum kızlarımın bana hayatta iken göstermiş olduğu saygı, bakım ve hürmeti nazara alınarak yapmış olduğumdan diğer mirasçılarımın bu vasiyetime riayet etmelerini isterim" şeklinde beyanda bulunduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, murisin vasiyetnameyi düzenlerken gayet açık ifadeler kullandığı ve üzerinde herhangi bir baskı bulunmadığı, bilincinin yerinde olduğu, başkaca da kanunda öngörülen ölüme bağlı tasarrufun iptalini gerektiren herhangi bir durumun olmadığı gerekçesi ile vasiyetnamenin iptali talebinin reddine; Tenkis davasının kabulüne, vasiyetnamenin tenkisine, 20.598,21 TL"nin davalı ..."den alınarak davacı ..."e verilmesine, diğer davacı ... davasını takip etmeyerek davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden ... açısından karar verilmesine yer olmadığı cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Karşılaştırıldı.HH
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Yasa uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Yasa uygulanacaksa 3 aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir (TMK.565). Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar gibi) muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek gerekir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (...) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564.maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür"atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, yukarıdaki ilkeler uyarınca bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Miras bırakanın tapu müdürlüğünce bildirilen taşınmazları dışında murislerinden intikal etmemiş taşınmazları bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından bunlar bildirildiği halde tenkis hesabı yapılırken bu taşınmazlar gözetilmiş değildir.
Hal böyle olunca, murisin terekesinde bulunan tüm aktif ve pasifinin araştırılması, uzman bilirkişiden alınacak rapor ile tenkis miktarının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.