3. Hukuk Dairesi 2013/14564 E. , 2013/13795 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dilekçesinde; davalılardan ..."nun eşi, ..."nun kayınpederi, ..."nun ise kayınvalidesi olduğunu, davalılar ile aynı evde birlikte yaşadıklarını ancak davalılar tarafından iki çocuğuyla birlikte evden darp edilerek kovulduğunu, bu nedenle davalıların evinde kalan menkul eşyaları ile ziynet eşyalarının aynen iadesini aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedeli olan 35.500 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 10.02 2011 tarihli celsede ziynet eşyaları dışındaki taleplerini atiye bıraktıklarını belirtmiştir.
Davalılar ziynet eşyalarının davacı tarafından bozdurulduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 15 adet çeyrek altın, 9 adet üçlü burma bilezik,bir adet 2 gram taşlı yüzük,bir adet 6 gram kolye, bir adet 4 gram küpe, bir adet 40 gramlık kelepçe, 9 adet cumhuriyetli gerdanlık,10.65 gram 7 adet cumhuriyetli bilezik, 70x60 18 ayar zincirin davalılardan aynen alınarak davacıya iadesine aynen iade mümkün olmadığı takdirde belirtilen ziynetlerin fiili ödeme günündeki değerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davacı vekili, dava dilekçesinde, dava konusu edilen ziynet eşyalarının aynen iadesini mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile ziynet eşyalarının aynen, mevcut değilse belirtilen ziynetlerin fili ödeme günündeki değerinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir. HMK."nun
26.maddesi (1086 sayılı HUMK’nun 74. maddesi) hükmü gereği hakim tarafların iddia, savunma ve istekleri ile bağlı olup ondan fazlasına ya da başka bir şeye hükmedemez. Davacı, dava konusu ziynetlerin aynen iadesini mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsilini talep etmiş olmasına karşın mahkemenin bu talebi aşarak hüküm altına aldığı ziynet eşyalarının fiili ödeme günündeki değerinin tahsiline karar vermesi doğru görülmemiştir.
Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297.maddesi, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir. Gerekçeli kararın da kısa karara uygun düzenlenmesi zorunludur.
Ayrıca, İİK"nun 24/4.maddesi gereğince; taşınır tesliminde, borçlunun yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır hükmü bulunsa da aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Mahkemece dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye gönderme yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve tutanakla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler hükmü gereğince cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Somut olayda ise aynen iadesine karar verilen ziynet eşyalarından bir kısmının gramı ve ayarı yazılmayarak 6100 Sayılı HMK"nın 297.maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak 6100 sayılı HMK.nun 266 ve devamı maddelerine göre çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde mahkeme bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişilik görevi, mahkemece yapılan davete uyup tayin edilen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmayı, yemin etmeyi ve bilgisine başvurulan konuda süresinde oy ve görüşünü mahkemeye bildirmeyi kapsar (HMK 269/1). Ancak bu şekilde hazırlanmış rapor hüküm kurmaya elverişlidir ve denetimi mümkündür. Somut olayda ise, mahkemece, ziynet eşyalarının değerinin tespiti amacıyla kolluğa müzekkere yazıldığı, kolluğun kuyumcu bilirkişilerden aldığı bilgiyle ziynet eşyalarının değerinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Bu şekilde ziynet eşyalarının değerinin tespit edilmesi HMK 266 ve devamı maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden yukarıda açıklandığı üzere bilirkişinin mahkemeye daveti sağlanarak yemini de yaptırılmak suretiyle bilirkişiden rapor alınarak hüküm tesisi gerekirken belirtilen şekilde ziynet eşyalarının değerinin tespit edilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.