21. Hukuk Dairesi 2016/12621 E. , 2018/688 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 01.04.1997-31.12.2009 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverenin davalı Kurumda tescilli işyeri olmadığı, davacı adına verilmiş işe giriş bildirgesi bulunmadığı, hizmetinin bildirilmediği, vergi denetmenince davalı ... adresinde 15.06.2009 tarihinde yapılan yoklamada işyerinin kapalı olduğunun belirlendiği, davalının yaklaşık bir sene önce işi terk ettiğini beyan ettiği, işi bırakma bildirim formunda bırakma tarihini 29.06.2008 olarak belirttiği, mahkemece davalı işyerinin 29.06.2008 tarihinde vergi mükellefiyeti sona erdikten sonra faal bir işyeri olmadığı kabul edilerek davanın hak düşürücü sürenin sona ermesi nedeni ile reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalı işverenin vergi mükellefiyeti 29.06.2008 tarihinde sona ermişse de işyerinin fiilen hangi tarihten itibaren kapandığı, gerçekte hangi tarihler arasında faal olduğu hususunda eksik araştırma ile karar verilmiş olması hatalıdır.
Yapılacak iş, davalı işyerinin elektrik, su, doğalgaz, internet aboneliklerinin hangi tarihlerde sona erdiğini araştırmak, hangi tarihe kadar elektrik tüketiminin bulunduğunu belirlemek, işyerinin mülk sahibinin kim olduğunu araştırmak, işyerinin davalı tarafından hangi tarihe kadar kiralandığını sormak, dava konusu ile ilgili beyanına başvurmak, davalının eşinin (işyeri adresinde) vergi mükellefiyetinin olup olmadığını varsa hangi tarihte başlayıp hangi tarihte sona erdiğini araştırmak, davalının beyaz eşya ticareti yaptığı anlaşıldığından bayisi olduğu firmadan davalının hangi tarihten itibaren işyerindeki faaliyetini sona erdirdiğini sormak varsa ilgili evraklarını istemek, ... Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyulduktan ve davalı işyerinin fiilen hangi tarihe kadar faaliyette olduğu hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesin davacıya
05.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.