3. Hukuk Dairesi 2020/276 E. , 2020/2030 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 1850800 nolu elektrik abonesi olduğunu, elektrik sayacının arızalı olmasından dolayı davalı kurum tarafından 2009/09 dönemine ilişkin olarak 2.475,53 TL"lik elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, bu tahakkukun haksız olduğunu öne sürerek, davalıya borçlu olmağının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 2.331,36.TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 27/03/2014 gün, 2014/2693 Esas- 2014/4901 Karar sayılı ilamı ile "...Mahkemece benimsenen rapor yetersizdir. Dosyanın önceki bilirkişi dışında başka bir bilirkişiye verilmesi, bilirkişiden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19. maddesine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. " gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 2.432,07 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorunludur. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu
kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk hükümde davanın kısmen kabulü ile 2.331,36.TL TL yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, verilen ilk kararın sadece davalı tarafından temyiz edildiği, bu şekilde davalı yararına miktar yönünden usuli müktesep hak oluşmasına karşın; mahkemece verilen son hükümde, davanın kısmen kabulü ile 2.432,07TL yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği görülmektedir.
O halde; mahkemece, usuli kazanılmış hak kuralı ihlal edilerek temyiz eden davalı aleyhine olacak şekilde daha önce hükmedilen 2.331,36.TL miktarından daha fazla miktar yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bendde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.