21. Hukuk Dairesi 2016/13367 E. , 2018/708 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; davacının, davalı işyerinde 22.07.2009 – 30.10.2009 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; hak düşürücü süre nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; inşaat işçisi olarak çalıştığını beyan eden davacının 03.04.2008–31.07.2008, 26.12.2008–02.02.2009 ve 26.03.2009–20.07.2009 tarihleri arasındaki çalışmalarının davalı şirket tarafından davalı Kurum"a bildirildiği, davacının 01.08.2008 – 25.12.2008, 03.02.2009 – 24.03.2009 ve 21.07.2009 – 22.07.2009 tarihleri arasında da dava dışı işyeri olarak görünen işyerlerinde geçen çalışmalarının davalı Kurum"a bildirildiği, ancak bu işyerlerinin davalı şirket ile hukuki ya da fiili bağlantılarının bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, davacı tarafça; davacının bir kısım sigorta kayıtlarının davalı şirketin aldığı inşaat işlerini yaptığı şirketlerden gösterildiğinin iddia edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre; Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum"ca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa"da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum"a vermesi gerektiği Yasa"nın 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelik"te sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Yasa"nın 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum"un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurum"un Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının davalı Kurum"a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu"nun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Halen yürürlükte olduğu şekliyle dava açma süresi beş yıl olup hak düşürücü süredir. 506 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 20.06.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanun"un beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmışken, 01.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Kanun"un 3. maddesiyle tekrar beş yıla indirilmiştir.
Somut olayda; mahkemece davacının hizmet bildirimi bulunan diğer işyerleri ile davalı şirket arasında hukuki veya fiili bağ bulunup bulunmadığı, söz konusu çalışmaların davalı şirkete bağlı olarak geçip geçmediği araştırılmadan hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının hizmet cetvelinde 21.07.2009 – 22.07.2009 tarihleri arasında hizmet bildirimi bulunan ... sicil numaralı işyerlerinin işyeri kayıt ve ortaklık bilgileri ile bu şirket ile davalı şirket arasında inşaat işlerine ilişkin sözleşme bulunup bulunmadığını davalı Kurum"dan, söz konusu şirketin bilgilerini de ilgili ticaret sicili müdürlüğünden sormak, gelen belgelerde bildirilen şirket hakkında davacının beyanını almak, gerek görülür ise beyan gereği araştırma yapmak, söz konusu işyerinin dönem bordrolarını dosya arasına alarak re"sen seçilecek bordro tanıklarını dinlemek, ... sicil numaralı işyeri ile davalı şirket arasında hukuki veya fiili bağ bulunur, ayrıca davacının çalışmalarının davalı işverene bağlı olarak geçtiği tespit edilir ise hak düşürücü sürenin geçmeyeceği de dikkate alınarak toplanan deliller değerlendirilmek sureti ile varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.