3. Hukuk Dairesi 2013/10923 E. , 2013/14104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ziynet eşyası alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili ile davalının 15.06.2007 tarihinde evlendiklerini, müşterek 2,5 yaşında bir çocuklarının bulunduğunu; davalının alkol alması, hakaret etmesi ve şiddet uygulaması nedeniyle, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı iddiasıyla boşanmalarına, nafaka ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine ve davalı ve ailesi tarafından fikir birliği çerçevesinde adeta gasp edilen müvekkilinin, 22 ayar ve 22 gr değerindeki 14 adet bileziklerinin, 2 adet takı setinin, çeyrek altınlarının kendisine aynen, mümkün olmaması halinde nakden iadesine(bu hususta 8 adet fotoğraf ile tarafların düğün-nişan merasimini içeren 2 adet CD ekte sunulmuş) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Ön inceleme tutanağında, "Davacının dava ettiği ziynet eşyalarının cinsleri nitelik ve özellikleriyle hangi altın için ne kadar para istediğinin açıklar dilekçe sunması için HMK. 119.maddesi 1.fıkrasının g bendi ve 2.fıkrası gereğince bir hafta kesin süre verilmesine, aksi takdirde ziynet eşyaları yönünden davanın açılmamış sayılacağının ihtarına, masrafın gider avansından karşılanmak suretiyle davacıya bu konuda ön inceleme tespit tutanağı eklenmek suretiyle tebligat yapılmasına" karar verilmiş davacı vekiline ön inceleme tespit tutanağı tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında tartışmaların olduğu, ancak darp boyutuna gelmediğini, davacının davalının anne ve babası ile yaşamaya zorlandığı iddiasının doğru olmadığını, ziynet eşyalarının müşterek ihtiyaçlar için kullanıldığını savunup; Tarafların boşanmalarına, boşanma dışındaki velayet, nafaka tazminat ve ziynet eşyası taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; 27.06.2012 tarihli celsede, altınlara yönelik davanın tefriki ile yeni esasa kaydına karar verildiği görülmüştür.
Davalı asil duruşmadaki beyanında; "dava edilen 14 adet 22 ayar bilezik ile iki adet takı setinin evlilik birliği kurulurken kadına takıldığı doğrudur. Bu bileziklerden 5 tanesini kendi aile çevresi takmıştır. Geriye kalan 9 tanesini benim aile çevrem taktı, dolayısıyla kendi ailesinin taktığı 5 tane bileziği davacı hiç bir zaman ortaya koymadı, kendi yanında taşıdı evden giderken de beraberinde götürdü, bizim takdığımız 9 adet bileziği evlilik yaşamı içerisinde ihtiyacımız oldukça borçlarımızı ve ihtiyaçlarımızı karşılamak için bozdurduk, evin içerisindeki ihtiyaçlara harcandı. İki takı setinden bir tanesini kendisi evden giderken beraberinde götürdü, diğerini de evliliğimizden 5-6 ay kadar sonra kendisi üniversite de okuduğu için bozdurdu ve yatırdı. Dava edilen 30 adet çeyrek altın düğün salonu tutulduğu için onun masraflarına karşılık kullanıldığını" söylemiştir.
Davacı vekili, 30.01.2013 tarihli son celsede; "altınların tamamı için 6.000 TL istedik, açıklamamız bundan ibarettir, başka bir açıklama yapmıyoruz" demiştir.
Mahkemece; "Davacının dava dilekçesinde dava ettiği ziynet eşyalarının beher miktarı ile her bir kalem altın için talep ettiği miktarı açıklamadığı için, mahkememizce ön inceleme tespit tutanağı kapsamında HMK 119.maddesinin 1.fıkrasının ğ bendi ve 2.fıkrası gereğince açıklama yapması için müeyyidesi hatırlatılarak bir haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı bir haftalık süre içinde bir açıklama yapmadığı gibi, mahkememizin 26.09.2012 tarihli oturumunda davacı vekiline tekrar sorulması üzerine çeyrek altın olarak istedikleri miktarın 30 adet olduğunu bildirmiş bunun dışında yine bir açıklama yapmamıştır. Son oturumda ısrarla tekrar sorulmasına rağmen altınların tamamı için toplam olarak 6.000 TL istediklerini bunun dışında açıklama yapmayacaklarını beyanla zaptı imzalamıştır.
HMK"nda yapılan değişikliğin asıl amacı davaların uzamaması, davanın taraflarının isteklerini net bir şekilde ortaya koyup dayandıkları bilgi ve belgeleri mahkemeye bildirmeleri esasına dayalıdır. Mahkemece, yasadaki değişikliğe göre, davacıya kesin süre verilmesine, iki ayrı oturumda sözlü olarak açıklama yapmasının istenmesine rağmen, davacı vekili ısrarla istediği ziynet eşyalarının cins ve miktarlarının kalem kalem belirtip her bir kalem için istediği rakamı açıklamamıştır. Bu konu yargılamanın yürütülmesi için önemli bir husustur. ...Açıklanan nedenlerledir ki HMK 119.maddesinin ikinci fıkrası gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Gerekçesiyle" davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davada, davacıya düğünde takılan altınların davalı tarafından bozdurulup harcandığı ve davacıya geri verilmediği iddiasıyla,(22 ayar ve 22 gr değerindeki 14 adet bilezik, 2 adet takı seti ve çeyrek) altınların aynen iadesi olmadığında bedelinin tahsili istenmiş, bedeli olarak da tahmini değeri 6.000 TL olarak gösterilmiştir. Mahkemece, açıklama istenmesi üzerine de, davacı vekili duruşmada talep ettikleri çeyrek altınların 30 adet olduğunu belirtmiş bulunmaktadır.
Davalı asil, duruşmadaki beyanında iddia edilen altınların cins ve miktarlarına bir itiraz da bulunmamış, altınların bir kısmının davacı tarafından evden ayrılırken götürüldüğünü, bir kısmının da bozdurulup, evin ihtiyaçları için harcandığını ifade etmiştir.
Dava dilekçesindeki ve duruşmadaki beyanlar talep edilen alacakla ilgili yeterli bilgi ve muhtevayı taşımaktadır.
Zira, altınların herbiri için dava dilekçesinde bedel gösterilmesine gerek bulunmamaktadır. Davada uyuşmazlığın çözümü bilirkişi incelemesine dayalı bulunmaktadır. Uzman bilirkişi, talep edilen altınların herbirinin değerini belirleyip, toplam alacak miktarını hazırlayacağı raporunda açıklayacaktır. Bu nedenle, mahkemenin, ön inceleme tutanağında dava dilekçesindeki taleplerin açıklanması hususunda verdiği kesin mehil, usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Mahkemece, işin esasına girilerek, tarafların toplanan delilleri doğrultusunda bir hüküm verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin, hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.