3. Hukuk Dairesi 2020/1271 E. , 2020/2091 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; müşterek mülkiyete konu taşınmazlarının ortaklığın giderilmesi davası sonucu satıldığını, taşınmazın tapu kaydı üzerine 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra konulan vakıf şerhi nedeniyle taviz bedeli ödemek zorunda kaldıklarını, bu ödemenin haksız olduğunu, taviz bedeli olarak ödedikleri 98.539,93 TL nin 20.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için davalı kurum aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı kurumca icra takibine haksız itiraz edildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı kurumun itirazının iptaline, %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı; Kadastro Kanununda yapılan değişiklik ile vakıf şerhi bulunan taşınmazlarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddi ile davalı yararına dava değeri üzerinden takdir edilen 10.283,19 TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davacıların vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davaya konu taşınmaza ilişkin davacılar dışındaki hissedarlar tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesine 2007/432 (bozmadan sonra: 2015/217) Esas sayı ile açılan taviz bedelinin iadesi davasının yargılaması esnasında hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı ve bu davada alınan 02.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu taşınmazın
tapulama tespitinin 1946 yılında kesinleştiği, vakıf şerhinin ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra vakıflar idaresinin tek taraflı talebiyle konulduğu, vakıflar idaresinin böyle şerh koymasının Kadastro Kanununun 12/3. maddesine aykırı olduğu ancak 20.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu ile 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağının belirtildiği görülmüş ve iş bu davanın 29.11.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Yani söz konusu yasa yürürlüğe girmeden önce temyize konu dava açılmıştır.
İş bu temyize konu davada, kanun değişikliği nedeniyle 10 yıllık hak düşürücü süre kaldırıldığından davanın esası incelenerek vakfın türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre vakfın bir hakkının kalıp kalmadığı, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin tespiti için kesinleşen ...Asliye Hukuk Mahkemesine 2007/432 (bozmadan sonra: 2015/217) Esas sayılı dosyada bulunan bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu taşınmazın tapu kaydında... Vakfı şerhinin bulunduğu ve... Vakfının sahih vakıf olduğu gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, davacıların dava açtığı tarihte yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle haklılıkları ortadan kaldırıldığından davalı lehine nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, mahkemece, yargılama esnasındaki yasa değişikliği nazara alınarak davacılar aleyhine nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken, davacılar aleyhine nispi vekalet ücretine karar verilmesi doğru değil ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HMUK’un 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 4. numaralı bendinde yer alan "Davalı yararına dava değeri üzerinden takdir edilen 10.283,19 TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine" cümlesinin çıkarılmasına, yerine "Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 1.500 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine," yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.