3. Hukuk Dairesi 2013/9990 E. , 2013/14289 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tesbit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar vekili dilekçesinde; davalı şirket tarafından davacılar hakkında takibe geçildiğini, kesinleşen takipte takip sebebi olarak "sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak" bildirildiğini, sebepsiz zenginleşmenin nedeninin açıklanmadığını, davacıların davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, takip talebinin 97.853 TL"ye ilişkin olduğu ve senetle ispatı gerektiği belirtilerek, davacıların takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tesbitini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; iddiaların yersiz olduğunu, davacılardan ..."ın davalı şirket ortaklarından (dava dışı).... ile birlikte ... İletişim Hiz. A.Ş."nin ortağı olup, bu şirketin kuruluş aşamasında ve devam aşamalarında davacı ..."ın davalı ... Ltd.Şirketinin bünyesinde de çalıştığını, İletix İletişim Hizmetleri Anonim Şirketinin kuruluş aşamasında iken davacı ... ve diğer davacı eşinin şahsi harcamalarının davalı şirketin hesaplarından ödendiğini, bu harcamaları (kira bedelleri, kredi kartları, mobilya ve fatura ödemeleri vs.) nedeniyle davacıların sebepsiz zenginleştiğini, şirket ticari defterlerinde bu hususun görülebileceğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda; davacılar ile davalının bir şirketin kuruluşu için ortak hareket etmek ve bu amacın gerçekleştirilmesi için mal/emek tahsis etmek konusunda anlaştıkları, BK 520 vd.maddelerine göre adi şirket ilişkisi kurulduğu, davalı tarafından yapılan ödemelerin sermaye borcu ifası için yapıldığı ve bu amaçla harcandığı, bu nedenle davalının bu ödemelerin iadesini talep edemeyeceği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmektedir.
Somut olayda, davalı vekili cevabında; davacının bir süre davalı şirkette çalıştığı ve yapılan ödemelerin davacıların şahsi harcamaları için olduğunu belirtmiştir.
Davacılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde; davalı ..."in davalı şirket bünyesinde satış ve pazarlama müdürlüğü yaptığını, eşi olan davacı ..."in de davalı şirkette 2 ay çalıştığını, dava dışı .... ile ortak kuracakları şirkete inançları nedeniyle, davalı şirkette geçici süre çalıştıklarını, bu beklenti nedeniyle 5.500 TL olarak anlaştıkları maaş ödemelerine mahsuben kiralarının ödenmesine muvafakat ettiklerini, diğer ödemelerin hiçbir zaman gerçekleşmediğini belirtmiştir.
Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şartı bakımından herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında ispat bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Adi ortaklık bir sözleşme olduğundan yasal sınır aşılmış ise kesin delil ve senetle ispat edilmesi gerekir.
Bu durum karşısında; taraflar arasında adi ortaklık bulunduğuna dair delil olmadığı gibi davacılar ile davalı arasında iş ilişkisi mevcut olduğu, davalının işveren davacıların ise ücretle çalışan olması gözönüne alınarak; uyuşmazlığın iş aktinden doğduğunun kabulü gerekir.
O halde mahkemece; 4758 sayılı Yasanın 1.maddesine göre ve 5521 sayılı yasanın 1.maddesine göre; " İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde çözümleneceği" hususundaki düzenleme de gözönüne alınmak suretiyle davaya İş Mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.