3. Hukuk Dairesi 2013/11656 E. , 2013/14339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakası artırım davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; Tarafların 20.05.2009 tarihli kararla boşandıklarını, davacı müvekkili lehine aylık 100 TL yoksulluk nafakası bağlandığını; ancak, bu nafaka miktarının günün ekonomik koşullarına göre müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını ileri sürerek; yoksulluk nafakası miktarının artırılarak aylık 400 TL"ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının anlaşmalı boşanma protokolünde 100 TL nafakayı kabul edip, başkaca bir talebinin olmadığını beyan ettiğini, halihazırda kendisinin işsiz olduğunu, hükmolunacak nafakayı ödeyecek durumunun bulunmadığını, ödemek zorunda olduğu kredilerinin bulunduğunu, kaldı ki yeniden evlendiğini ve kirada oturduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davacı ile davalının 18/07/2009 tarihinde kesinleşen ... Asliye Hukuk mahkemesinin 2009/47 Esas, 2009/50 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, anılan karar ile davalının davacıya aylık 100,00 TL yoksulluk nafakası ödemesine karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılmış olup davacının ev hanımı olduğu, geçimini ailesinin sağladığı, babasına ait evde ailesi ile birlikte oturduğu, davalının ise inşaat teknikeri olduğu ancak çalışmadığı, eşinin yardım ettiği, eşinin de asgari ücret aldığı, bir çocuklarının olduğu, aylık 400,00 TL kira gideri olduğu, üzerine kayıtlı bir mal varlığı bulunmadığı, anlaşılmıştır.
Mahkemece; “...dosya içinde mevcut ekonomik, sosyal durum araştırması ve nüfus kayıt örneğine göre davalının yeni bir evlilik yaptığı ve bu evlilikten bir çocuğunun bulunduğu davalının dava tarihi itibariyle ekonomik ve sosyal durumunda bir değişiklik olmadığı hatta gelirinin bulunmadığı, davacının ise tüm ihtiyaçlarının ailesi tarafından karşılandığı, tanık beyanları ile de sabit aile bütçesine katkı sağlamak için davacının davayı açtığı anlaşılmakla..." gerekçesiyle, davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 175.maddesine göre, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.”
Aynı şekilde, 176/4.maddesinde de; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın, tarafların mali durumunun değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde artırılıp azaltılabileceği kabul edilmiştir.
Yoksulluğun ortadan kalkması halinde ise, mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılabileceği öngörülmüştür. (TMK. md.176/3)
Somut olayda; taraflar, 20.05.2009 tarihli kararla boşanmışlar ve davacı lehine 100 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davacı ev hanımı olup, almış olduğu nafaka dışında hiçbir geliri bulunmamaktadır.
Davacının içinde bulunduğu sosyo ekonomik durum itibariyle, nafakanın en azından Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamasına göre, ÜFE oranında artırılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece; davalının inşaat teknikeri olup, piyasadaki iş bulma imkanı ve yoksulluk nafakasına hükmedilen tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında geçen süre dikkate alınarak, bu süreçte paranın satın alma gücünün azaldığı hususu gözetilerek, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, hakkaniyete uygun, en azından enflasyon oranında artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile artırım talebinin reddine karar verilmiş olması Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.