3. Hukuk Dairesi 2013/11788 E. , 2013/14407 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, elektrik abonesi olan davalının kullanmış olduğu elektrik için düzenlenen faturaya yansıtılan kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerin alınmaması gerektiğinden bahisle yaptığı başvuru üzerine ... Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından söz konusu bedellerin iadesine ve tüketicinin elektrik enerjiisi kullandığı süre içerisinde sayılan bedellerin tüketiciye yansıtılmaması gerektiğine karar verildiğini, oysa alınan bedellerin mevzuata uygun olduğunu, verilen hizmet karşılığında tahakkuk ettirildiğini bildirerek .... Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 13/06/2012 tarihli kararının iptalini istemiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 13/06/2012 tarihli .. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararını yerinde görülerek faturalarda yer alan kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerin elektrik kullanan tüketiciye yansıtılmasının açıkça hakkaniyete aykırı olup, temel tüketici haklarını ihlal niteliğinde görüldüğünden tüketicinin kullanımı dışındaki ücretlerin tüketiciye ödettirilmesinin kabul edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından süresinde temyizi üzerine mahkemece kararın Tüketici Kanunu 22/5. maddesi gereğince kesin olarak karar verildiğinden bahisle ek kararla temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davacı tarafından ek karar temyiz edilmiştir.
Dava, davalının başvurusu üzerine Tüketici Sorunları Hakem Heyetince davacının abonelerden almakta olduğu kayıp kaçak ve bir kısım bedellerin alınmaması ve alınanların da iadesi gerektiğine karar verilmesi üzerine, bu kararın iptali talebiyle açılmış olup, davalının yaptığı başvuruyla yarattığı çekişmenin giderilmesine yöneliktir. Her ne kadar, mahkemece kararın Tüketici Kanunu 22/5 gereğince kesin olarak karar verildiği belirtilmiş ise de, yaratılan çekişme ve verilen hüküm bir yıla mahsus olmadığından ve ileriki yıllara da yönelik olduğu, dolayısıyla art etkisinin bulunduğu, yine kayıp kaçak vs. bedellerinin alınması uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren toplu bir uyuşmazlığın bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Dolayısıyla kesinlik sınırının dışında kaldığı da açık ve belirgindir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2009 tarih ve 2009/13-122 E, 2009/189 K., 13/10/2010 tarih 2010/13-406 E. -2010/503 K. sayılı kararlarında da aynı hususlara değinilmiştir.
Kesin olmayan bir kararın mahkemece kesin olarak verildiği belirtilerek ve gerçekte kesin olmayan bir karara ilişkin olarak mahkemece kararın kesin olduğunun yazılması ve bu kararın temyizine ilişkin dilekçenin kararın kesin olduğundan bahisle red edilmesi yok hükmünde olup, hukuki sonuç doğurmaz.
HUMK."nun 432/4. maddesinde "Temyiz, temyizi kabil olmayan bir karara ilişkin olursa karar veren mahkeme temyiz isteminin reddine karar verir." Yasanın vazettiği anlamda bir kesinlik gerçek bir kesinliktir. Yoksa ki, kesin olmayan bir karara mahkemenin kesin ibaresini koyması o kararın kesin olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla da 432/4. maddesinde belirtilen bir kesinlikten bahsedilemez. Kesin olmayan bir karara hakimin kesin olduğunu kararına yazması bu kararın gerçekte kesin olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla da temyizi mümkündür.
Arz edilen hususlar muvacehesinde kesin olmayan bir karara ilişkin olarak mahkemece kararın kesin olduğunun yazılması ve bu kararın temyizine ilişkin dilekçenin kesin olduğundan bahisle reddedilmesi yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağından bu nedenle temyiz dilekçesinin kararın kesin olduğundan bahisle reddine dair mahkemece verilen ek kararın kaldırılması ve yasal süresi içinde verilen temyiz isteminin incelemesine geçilmiştir.
4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan yasanın 3/d maddesinde, “hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut olayda; elektrik abonesi olan davalının kullanmış olduğu elektrik için düzenlenen faturaya yansıtılan kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerin alınmaması gerektiğinden bahisle Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından verilen kararın iptali istenilmiştir. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararlarına karşı yapılan itirazları incelemekle görevli mahkemeler Tüketici Mahkemeleridir.
Bu nedenle davaya bakmaya genel mahkeme değil Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece davaya Tüketici Mahkemesi Sıfatı ile bakılmaması, davanın esasına girilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.