3. Hukuk Dairesi 2013/13162 E. , 2013/14410 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kişisel eşyanın iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, tarafların 01.03.2003 tarihinde evlendiklerini, 05.03.2003 tarihinde boşandıklarını, davalı eşin askerlik hizmetinin sona ermesinin akabinde 2006 yılında işsiz olduğu gerekçesi ile davacıya düğün nedeniyle takılan ziynet eşyalarını davalı tarafından bozdurarak minibüs satın alıp servis taşımacılığı işine başladığını belirterek davacıya ait olan ziynet eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde ise bedellerinin faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların Elazığ 2. Aile Mahkemesinin 2008/48-70 Esas ve Karar sayılı ilam ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, ancak boşanma kararı verildikten sonra ilam kesinleşmeden davacının ailesinin yanına gitmeyip bir süreliğine davalı ile birlikte kaldığını, bu süreçte davacının sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bileziklerden 2 tanesinin evlilik birliği içerisinde bozdurulup zorunlu ev ihtiyaçları için kullanıldığını, diğerlerini davacının giderken götürdüğünü, bir an için ziynetlerin davacı tarafından götürülmemiş olduğu düşünülse dahi davacının evlilik birliği içerisinde bir başkası ile gönül ilişkisi kurması nedeniyle bağıştan rücu ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tarafların Elazığ 2. Aile Mahkemesinin 05/03/2008 tarih 2008/48-70 EK sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verildiği, ancak tarafların boşanma sonrasında kararı kesinleştirme işlemi gerçekleştirmeksizin bir arada yaşayarak evlilik birliğini sürdürdükleri, daha sonrasında davacı kadının komşuları olan erkekle gönül ilişkisi yaşamaya başlaması ve cep telefonunu da bu erkekle çekilmiş resimlerinin ve mesajlarının ele geçmesi sonucunda daha öncede verilmiş bir boşanma kararı da bulunduğu için 09/12/2011 tarihinde bu ilamın tebliğe çıkartılarak taraflara temyiz edilmeksizin kesinleştirildiğinin anlaşıldığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde bağıştan rücu iradesini açıkladığı, bağıştan rücu savunmasının yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı ve yerinde olduğu sonuç ve kanaatine ulaşıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
a)Davacı tarafın temyiz itirazları incelendiğinde;
Borçlar Kanunu"nun 244.maddesi uyarınca, bağışlanan bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir cürüm işlerse ya da bağışlanan bağışlayana ya da ailesi için kanunen mükellef bulunduğu vazifelere karşı ehemmiyetli bir surette riayetsizlikte bulunursa,bağışlayan bağıştan rücu ile bağışlanan elinde ne kalmış ise onun iadesini dava edebilir. Rücu sebebi bağışlananın bir fiilidir. Fiilin tamamlandığı anda bağışlayanın rücu hakkı doğar.
Ancak, mahkemece bağıştan rücu şartlarının gerçekleşmesi nedeniyle davacı kadın tarafından talep edilen ziynet eşyalarının tümü hakkında red kararı verilmiş ise de, davalı, davacı kadının ailesi tarafından takılan ziynet eşyalarına yönelik olarak bağıştan rücu etmesi söz konusu olamaz. Mahkemece, düğünde davacıya takılan ziynet eşyalarının, davalı koca ve ailesi tarafından mı yoksa davacı tarafın ailesi tarafından mı takıldığı hususunda bir değerlendirmede yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; mahkemece, davacının ailesi tarafından davacıya düğünde ziynet eşyası takılıp takılmadığı, takıldı ise bu ziynet eşyaları husunda bir değerlendirme yapılarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
b) Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Kabule göre ise, konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen kazanılması veya reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
Somut olayda mahkemece davanın reddedildiği ve davalı da vekil ile davayı takip ettiğinden, davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. Maddesi gereğince, dava değeri üzerinden nispi vekalet ücreti hesaplanarak, hüküm altına alınması gerekirken, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.