8. Hukuk Dairesi 2010/6619 E. , 2011/546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve müşterekleri, birleşen dosya davacıları ... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri, birleşen dosya davalıları ... ve ...aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair .../... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen ....03.2010 gün ve 544/178 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle ..."ca incelenmesi davacılar ve birleşen dosyanın davacıları vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için ........2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalılar vekili Avukat ... ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekilleri asıl dava dilekçesi ile birleşen dosyalara ait dava dilekçelerinde; ortak miras bırakan....’ın ölümünden sonra mirasçılarının ........1990 tarihinde muristen kalan mallar üzerinde resmi senede dayalı bir miras paylaşım sözleşmesi yaptıklarını, anlaşma gereğince davacıların hayatta olmayan kardeşleri ve davalıların üst soyu olan ...’a ... ... İlçesi, Bursal Köyü’nde bulunan 377 parsel sayılı taşınmazdaki haklarından feragat ederek devrettiklerini, ...’ın ........1998 tarihinde ölümüyle davalıların taşınmazı veraset belgesi ile adlarına tescil ettirdiklerini, ....02.2005 tarihinde ise, aynı parseli 1046 yevmiye numaralı işlemle diğer davalı ...’a sattıklarını, 377 sayılı parselin tapu kaydında yüzölçümü hakkında yanlış bir kayıtlama yapıldığını, taşınmazın büyüklüğünün fiiliyatta 56.500 m2 olduğunu, tapu kütüğüne yazım hatası sonucunda ....600 m2 olarak kaydedildiğini, bu durumun davalılara intikal ve onlarında diğer davalı olan ...’a yaptıkları satış esnasında ortaya çıktığını, davalılar ..., ..., ... ve ...’in taşınmazın gerçek yüzölçümünü öğrenerek davalı ...’a karşı ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/402 Esas sayılı dava dosyasıyla tapu iptali ve tescil istemli dava açtıklarını, davalı ...’ın kayıtlardaki yanlışlığı bilerek kötü niyetle hareket ettiğini, sözü edilen davanın açılmasıyla vekil edenlerinin durumu öğrendiğini, hem davalıların murisi ...’ın hem de davalı ...’ın sebepsiz olarak zenginleştiklerini, vekil edenlerinin dava konusu taşınmazın yüzölçümü konusundaki bilgisizliklerinin ve tapu kayıtlarındaki yanlışlığın esaslı hata olduğunu, yüzölçümünde hata olmaması durumunda rızai taksimin hiç yapılamayacağını belirtmişler ve 377 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar vekili, tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak tapuda kayıt maliki olan kişiye karşı davanın yöneltilebileceğini, böylelikle ... dışındaki davalıların tapuda kayıt maliki olmadıkları için kendilerine husumet düşmeyeceğini, açılan davanın dayandırıldığı hukuki sebebin belirsiz olmasına rağmen zamanaşımına uğradığını, rızai taksim sözleşmesinde paylaşımın eşit olarak yapılacağına ilişkin amir bir hükmün bulunmadığını, TMK.nun 1023.maddesi gereğince ...’ın tapu siciline güven ilkesine dayanan kazanımının korunacağını ve kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığını, değişmez sınırlara uygun olarak alıcıya geçen taşınmaz malın aynı sınırlar içindeki miktarın tapu sicilinde yazılı miktardan fazla olması halinde bile tamamının alıcının mülkü olacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın değişmez sınırlara sahip olduğunu, muris....’dan intikal eden dava konusu taşınmazın mirasçıları tarafından fiili olarak bilindiğinin kabulü gerektiğini, mirasçılar tarafından yapılan taksim sözleşmesinde paylaşımın eşit miktarla yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, bu durumda davacıların esaslı hata içerisinde olduğundan söz edilemeyeceğini, davalı ...’ın taşınmazı bulunduğu haliyle ve geometrik durumuyla satın aldığını, TMK.nun 1023.maddesine göre tapu siciline güven ilkesine dayanan bir kazanım olduğunu gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, asıl davanın davacılar vekili ile birleşen davaların davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 377 sayılı parsel 1953 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında ...oğlu.... adına tespit ve tescil edilmiş, tapulama tutanağının kesinleşmesiyle tapu kaydı oluşmuştur. Dip miras bırakan....’ın 1974, eşi ...’ın ise 1988 yılında öldüğü,...’ın ölümünden sonra mirasçıları ...,....,....,...ve ... arasında ........1990 gün ve 3407 yevmiye numarasıyla Tapu Sicil Müdürlüğünde resmi paylaşım senedi düzenledikleri, dava konusu 377 sayılı parselle birlikte birçok parseli paylaşıma konu yaptıkları resmi olarak düzenlenen paylaşım senedine göre 377 sayılı parselin mirasçılardan ...’a düştüğü, 02.06.1999 tarihinde anılan parselin Arif’ten mirasçılarına intikal ettiği ve mirasçıları tarafından ....02.2005 tarih 1046 yevmiye numaralı resmi senetle üçüncü şahıs durumunda bulunan ve davalı olarak gösterilen ... oğlu ...’a satıp tapuda devrettikleri ve taşınmazı devralan davalı ...’ın 30.06.2008 tarihinde tapudaki miktar ile çap sınırları kapsamında kalan miktarın birbirini tutmaması nedeniyle miktarın düzeltilmesi yoluna gittiği ve tapuda yazılı olan ....600 m2’nin 56.500 m2 olarak düzeltildiği tüm dosya kapsamı ile belirlenmiştir. Davacılar vekili, tapuda paylaşımın yapıldığı tarihten Arif’in bir kısım mirasçıları tarafından taşınmazı satın alan ...’a karşı dava açtıkları 2008 yılına kadar durumu bilmediklerini, ancak bu davayla durumu öğrendiklerini belirterek taksimdeki yanlışlıktan ve esaslı hatadan söz ederek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Yukarıda yapılan açıklamalar dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile olayın oluşum ve gelişim biçimi birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın ........1990 tarihinde....’ın mirasçıları arasında paylaşıma konu yapıldığı ve yapılan paylaşım gereğince 377 sayılı parselin davalıların miras bırakanı ...’a düştüğü ve böylece taşınmazın ...’ın terekesinden çıktığı bir gerçektir. Yapılan bu saptama karşısında 377 sayılı parselin tereke malı olmaktan çıktığının kabulü gerekir. Paylaşımda eşit ve dengeli paylaşımdan söz edilmediği gibi esasen paylaşım yapıldığı sırada murisin tüm mirasçılarının iradesinin birleşmiş olması yeterli olup, eşit miktarda paylaşımın yapılıp yapılmadığı ya da verimli veya verimsiz durumlar gözetilerek paylaşımın olup olmadığı önem taşımamaktadır. Az öncede açıklandığı gibi önemli olan iradelerin paylaşımda birleşmesidir. 1990 yılında paylaşım senedi düzenlenmiş ve öğrenme tarihine (2008) kadar davacı mirasçılar olaya sessiz kalmışlardır. Ortak miras bırakandan gelen taşınmazın miktar bakımından durumu bilinmeseler dahi, büyüklüğü, herhalde tüm mirasçılarca bilinmektedir. Bunun fark edilmemesi düşünülemez. Terekeden çıkan bir malın bağımsız mülkiyete dönüştüğü ve murisle bir ilgisinin kalmadığı açık bir gerçektir. Şu halde terekeden çıkan ve murisle bir bağı kalmayan bir taşınmaz için miras hakkına dayanılarak dava açılamaz ve böyle bir dava açmakla davacıların aktif dava açma sıfat ve ehliyetlerinin bulunduğu söylenemez. Bu bakımdan davacıların savunmaları yerinde bulunmamaktadır. Çünkü 1990 yılında yapılan, infaz edilen ve bozulmayan bir paylaşım sözleşmesi söz konusudur. Kaldı ki,...Yılmaz’ın bir kısım mirasçıları tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/402 Esas sayılı dava dosyasıyla aynı konuda ...’a karşı açtıkları dava feragat nedeniyle sonuçlanmış bulunmaktadır.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında taşınmaz, ........1990 tarihinden itibaren tereke malı olmaktan çıktığına göre davayı açanlar açısından davalı ...’ın TMK.nun 1023 ve 1024.maddeleri gereğince iyi veya kötü niyetli olup olmamasının bir önemi ve değeri bulunmamaktadır. Yani bunlar açısından ...’ın iyi veya kötü niyetli olup olmaması konusunda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmasına dahi gerek görülmemektedir. Çünkü bu durum sonucu etkileyecek nitelikte değildir. Taşınmazın tereke malı olmaktan çıkması ile...dışındaki mirasçılarla bir ilgisinin kalmadığı kabul edilmelidir.
Asıl dava ile birleşen davanın davacıları vekillerinin temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, ... duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacılar ... ve müştereklerinden alınarak ... duruşmasında vekille temsil edilen davalılar ... ve müştereklerine verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı ...,... TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan ...,... TL’ nin temyiz edenden alınmasına 08.02.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava konusu taşınmazın tapulama tespitinin kesinleştiği tarih itibariyle geometrik ve hukuki durumu belirlenmiş olup, tapu kaydındaki alana ilişkin miktarın noksan yazılmasında
hukuka aykırılık yoktur. Bu nedenle, yerel mahkemenin ret kararı açıklamış olduğum gerekçe ile usul ve yasaya uygun olup; Dairenin Sayın çoğunluğu tarafından benimsenen sair onama gerekçelerine katılmam mümkün olmamıştır. Netice olarak, yerel mahkemenin somut olaya uygun olan gerekçeleri ve yukarıda belirtmiş olduğum gerekçe sonucu itibariyle doğru olduğundan Sayın çoğunluğun öteki onama gerekçelerine katılamıyorum. 08.02.2011