MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sunucu ...çalışma alanında bulunan 115 ada 1 parsel sayılı 9.489,70 metrekare yüzölçümlü taşınmazın tapu kaydına dayalı olarak ve 115 ada 26 parsel sayılı 2996.75 metrekare yüzölçümlü taşınmazın 3402 sayılı Yasa"nın 18. maddesi uyarınca 1999 yılında Hazine adına yapılan tespitlerine karşı açılan tespite itiraz davası neticesi anılan taşınmazlar 02.04.2002 tarihinde davalılar adlarına hükmen tescil edilmişlerdir. Davacı, irsen intikal ve taksim ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "davanın 6100 sayılı HMK"nın 114/i maddesi gereğince dava şartı yokluğu olan daha önce Kadastro Mahkemesince karara bağlanıldığından reddine" karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazlar hakkında daha önce ...Kadastro Mahkemesinin 1999/20 Esas ve 2000/31 Karar sayılı dosyası ile görülen dava neticesinde verilen kararın kesin hüküm oluşturduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Zira; kesin hüküm kabul edilen... Kadastro Mahkemesinin 1999/20 Esas ve 2000/31 Karar sayılı dosyasında davacı veya miras bırakanları taraf olmayıp; eldeki dosyanın davalılarından ... tarafından Hazine aleyhine açılan ve birleştirilerek görülen kadastro tespitine itiraz davası sonucunda, çekişmeli taşınmazların eldeki dosyanın davalıları adlarına tesciline dair verilen 05.07.2000 tarihli karar, deracattan geçmek suretiyle kesinleşmiş ve sicile yansıtılmıştır. Bilindiği gibi, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (1086 sayılı HUMK"nın 237. maddesi (6100 sayılı HMK"nın 303.) farklı bir ifadeyle; dava şartları arasında sayılan "kesin hüküm"; davanın taraf, sebep ve konusunun aynı olması halinde mümkündür. Oysa somut olayda, davacı anılan davanın tarafı olmayıp, onun yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı da kuşkusuzdur. Aksi yöndeki mahkeme kabulünün doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca; diğer dava koşulları da gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 11.07.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.