17. Hukuk Dairesi 2018/2142 E. , 2020/4047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni ve sürücüsü olduğu aracın davacıya kasko poliçesiyle sigortalı araca çarpmasıyla sigortalı araçta hasar oluştuğunu, sigortalıya 13.853,00 TL. tazminat ödeyip haklarına halef olduklarını, davalının kusuruna denk gelen miktarda davalıya rücu haklarının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.389,75 TL"nin 27.08.2011"den işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, yetkiye, kusur ve hasara itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 8.311,80 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 27.03.2017 tarih, 2016/8782 Esas ve 2017/3237 Karar sayılı ilamı ile; "davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı; ancak, kasko sigortalı araçta oluşan hasar bedelinin belirlenmesi için konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden rapor alınması gerekirken, uzman olmayan avukat bilirkişiden alınan rapora göre karar verilmesinin doğru olmadığı" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 10.389,00 TL"nin davacının ödeme tarihi olan 27.08.2011"den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme tarafından verilen bozma öncesi kararda, davalının kazada % 60 oranında ve davacıya sigortalı araç sürücüsünün % 40 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildiren ATK raporunun hükme esas alındığı ve davalının % 60 kusuruna denk gelen tazminat miktarı için kısmen kabul kararı verildiği; ilk kararın davacı yanca temyiz edilmediği ve sadece davalı tarafından temyiz edildiği; kararın davalı yararına bozulduğu; bozmadan sonra yapılan yargılamada, bozma sebebi yapılmadığı halde, kazadaki kusur oranları için yeniden belirleme yapan (davalının % 75 ve davacı sigortalısının % 25 oranında kusurlu bulunduğu) rapor benimsenerek davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Diğer yandan; bozma öncesi kararda, faiz başlangıç tarihi dava tarihi (18.07.2012) olarak belirlendiği halde, bozmadan sonra verilen kararda davacının ödeme tarihi olan 27.08.2011 tarihinden itibaren faize karar verilmiştir.
Mahkeme ilk kararının davalı yararına bozulmasıyla, bozmadan önceki ilk kararda belirlenen % 60 kusur oranı ve bu kusura denk gelen tazminat miktarı ile faiz başlangıç tarihi yönünden davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bozmaya uyan mahkeme tarafından, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak ile aleyhe hüküm kurma yasağı ilkeleri gözetilerek, bozma kapsamında alınan hasar raporundaki miktardan % 60 davalı kusuruna denk gelen bölüm için hüküm kurulması; faiz başlangıç tarihi yönünden de ilk kararla oluşan usuli kazanılmış hakkın gözetilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 29/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.