20. Hukuk Dairesi 2014/5198 E. , 2014/8682 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2011/492-2013/785
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dilekçesinde, davalı Hazine adına tapuda kayıtlı K. Köyü .sayılı orman parseli içerisinde kalan ve yararına zilyetlikle edinme koşulları oluşan taşınmazının, Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Y. Köyü,. nolu parselin fen bilirkişi F.Ö."ın 10/11/2013 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfiyle sarı renk ile boyalı gösterdiği 7914,96 m2"lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfiyle gösterilen 4223,98 m2"lik kısım ile (C) harfi ile gösterilen 2729,04 m2"lik kısım hakkındaki taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı olarak sınırlandırılmıştır. Orman kadastrosu işlemleri 07/08/2008 – 08/09/2008 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartılarak bu süre içinde itiraz edilmeyen taşınmazlar yönünden orman kadastro işlemi kesinleşmiştir
Mahkemece çekişmeli .parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısımının orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla toprak edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Davacı gerçek kişi belgesizden kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı olarak dava açmış olduğuna göre, öncelikle, dava konusu edilen yerin zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının ve zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin usûlünce araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; çekişmeli parsel sayılı taşınmaz içinde bulunan temyize konu (A) harfi ile gösterilen taşınmaz, Dicle Nehrine bitişik olduğu halde, mahkemece yapılan keşifte jeolog bilirkişiye inceleme yaptırılıp taşınmazın aktif dere yatağı olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığına ilişkin rapor alınmamış, dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp taşınmazın niteliği ile konumu ve o tarihlerde tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı saptanmamış, davacı adına aynı çalışma alanı içinde belgesizden tesbit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmamış, ziraatçi bilirkişi raporunda temyize konu (A) bölümü üzerinde yer yer bağ omçalarının bulunduğu belirtilmesine rağmen, bunların yaşları ve taşınmaz üzerindeki dağılımları açıklanmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları, topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği, komşu parsellere ilişkin tapu kayıtlarının ve varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları ile davalı iseler dava dosyalarının, tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise ilgili dava dosyaları ilgili yerlerden getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir jeolog bilirkişi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru,bir ziraat yüksek mühendisi ile yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları eşliğinde yeniden keşif yapılarak çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, bu belgelerde taşınmazın ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ile hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı ile ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, keşifte yerel bilirkişiler yanında varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği, sel basması nedeniyle zilyetliğin kesintiye uğrayıp uğramadığı, bu durumun ne kadar sürdüğü, en son olarak taşınmazlarda taşkın yaşanmasının üzerinden ne kadar süre geçtiği gibi hususlar sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, jeolog bilirkişiye taşınmazların önceden ya da halen aktif dere yatağı olup olmadığı, taşkın tehdidi altında bulunup bulunmadığı gibi hususlar ayrıntılı ve açık bir şekilde açıklattırılmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre araştırma yapılmalı, ziraat mühendisinden taşınmazın toprak yapısı ve bitki örtüsü ile kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı yönlerini de kapsayacak şekilde kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/10/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.