Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3833
Karar No: 2011/804
Karar Tarihi: 17.02.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/3833 Esas 2011/804 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/3833 E.  ,  2011/804 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Elbistan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.12.2009 gün ve 383/770 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili, davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan 103 ada 100 parsel içerisinde 40000 m2, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 103 ada 101 ve aynı ada 198 sayılı parseller içerisinde ise sırasıyla 5000 ve 6000 m2"lik yerlerinin tespit edildiğini, vekil edeni adına tapuda kayıtlı bulunan 103 ada 103 sayılı parselle birlikte kullanılan yerler olduğunu, kadastro tespitlerinin hatalı yapıldığını açıklayarak belirtilen oranlarda davalıların tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ...’a dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
    Davalı Hazine vekili ise, taşınmazların ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, kadastrodan sonra tapulu hale geldiklerini bu nedenle tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin herhangi bir hukuki sonuç doğuramayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, ... adına kayıtlı 103 ada 100 parselden 100/b ile işaretli ve Hazineye ait 103 ada 101 parselde 101/b ile belirlenen taşınmaz bölümleri hakkındaki davanın kabulüne, 103 ada 198 parsel hakkındaki davanın reddine karar verilmesi üzerine; Hazine vekili kabul edilen 103 ada 101 parsel içerisinde belirlenen 101/b bakımından hükmü temyiz etmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Temyize konu yapılan 103 ada 101 sayılı parsel, 7.7.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapu ve vergi kaydına rastlanmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün yerlerden olması nedeniyle ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır. Kadastro tutanağı 30.1.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeninin kendisine ait 103 ada 103 parselle birlikte kullandığı yaklaşık 5000 m2"lik yerin Hazine adına tespit edilen aynı ada 101 parsel içinde kaldığını belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi gereğince yalnızca yerel bilirkişi değil, taraflarca gösterilecek ve dinlenecek tanıklar ve her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkemece, sadece iki yerel bilirkişinin dinlenmesiyle sonuca ulaşılmıştır. Bundan ayrı mahkemece, tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için kendilerine süre verilmiş ise de, bu sürenin kesin olmadığı yargılama tutanağı kapsamından anlaşılmaktadır. Öte yandan 28.3.2008 günlü yargılama tutanağı ara kararıyla, “tutanak tanıklarının keşif mahallinde dinlenmesine, hazır olmaları için adlarına davetiye çıkarılmasına, masrafın davacı vekilinden alınması” denilmiştir. Taraflarca gösterilmeyen kadastro tutanaklarında belirtilen bilirkişilerin mahkemece, kendiliğinden çağırılarak keşifte dinlenmeleri usul ve kanuna aykırıdır. Bu nedenle keşifte dinlenen kadastro bilirkişisi Şaban Bahçivan’ın beyanı hukuken bir değer taşımaz. Hukuk mahkemelerinde görülen davalarda hakim tarafların iddia ve savunmasıyla bağlı olup, ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez (HUMK. m.74,75,76). Yalnızca kadastro davalarında resen araştırma ve inceleme kuralı geçerlidir. Bu kuralın, bazı istisnalar dışında hukuk mahkemelerinde uygulanması düşünülemez.
    Bundan ayrı, Hazine adına kayıtlı 103 ada 101 parselle ilgili olarak uzman bilirkişiler harita mühendisi Soner Yılmaz ve arkadaşının dosyaya sunduğu krokiye göre 101/a, 101/b ve 101/c harfleriyle işaretlenmiş ve üç parçaya bölünmüştür. 101/b; 101/a ile 101/c arasında yer almaktadır. Kural olarak 101/b nin iptal ve tesciline karar verildiğinde 101/a"nın aynı ada ve parsel ile kayıt maliki üzerinde bırakılmasına, 101/c"nin ise, köyün aynı ada son parsel numarasıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirdi. Verilen hükme göre, 101/a veya 101/c"den biri boşlukta kalmaktadır. Bu nedenle yapılan açıklama doğrultusunda işlem yapılması gerekir.
    Öte yandan, 103 ada 103 sayılı parsel 9.5.1960 tarih ve 8 sıra nolu tapu kaydının revizyonu sonucu oluşmuştur. Bu nedenle tarafların tanık ve delillerini bildirmesi için kendilerine süre ve imkan tanınması, kesin süre verilecekse bu sürenin HUMK. nun 163. maddesine uygun olarak verilmesi, davacı adına tapuda kayıtlı bulunan 103 ada 103 parsele revizyon gören 9.5.1960 tarih 8 sıra nolu kaydının geldi ve gittileriyle birlikte getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte dinlenecek teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla davacıya ait tapu kaydının zemine uygulanması, dava konusu yeri ne gösterdiği üzerinde durulması, yerel bilirkişi ve tanıklardan kabulüne karar verilen ve 101/b ile işaretlenen taşınmazın gerçekten davacıya ait ve onun tasarrufunda bulunan yer olup olmadığının sorulması, kazanma süresi ve koşullarının saptanmasına çalışılması, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığının belirlenmesi, bu konuda TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinin gözönünde tutulması, ondan sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün 103 ada 101 parsel ile ilgili hüküm fıkrasının açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi