3. Hukuk Dairesi 2019/1877 E. , 2020/2185 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkillerinin murisinin kiralayanı ve maliki olduğu... Cad. No:73 Yenimahalle/Ankara adresindeki taşınmazın 01/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek 01/06/2006-01/09/2007 dönemine ilişkin kira alacaklarından, eylül, ekim, kasım, aralık 2016, ocak, şubat, mart 2007 aylarına ilişkin olarak aylık 3.775,20 kira bedeli esas alınarak şimdilik 20.000 TL kira alacağının ait olduğu aylardan itibaren işleyecek avans faizi ile bu mümkün değil ise yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, bilahare ıslah ile dava değerini 131.181,60 TL"ye çıkartmıştır.
Davalı vekili, zamanaşımı defini ileri sürerek, kira borcunun aylık şeklinde elden ve zamanında eksiksiz şekilde ödendiğini, yıllardır bir sıkıntı yaşanmadığını, davacılar murisinin vesayet altına alınmasından sonra ise mahkemece belirlenen banka hesabına yatırıldığını, taraf olmadıkları bir davada yapılan kira tespitini kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, gelir vergisi beyannamesinde davaya konu edilen dönemlere ilişkin kira bedellerinin tahsil edildiği, tahsil edilmeyen kira gelirine ilişkin vergi yükümlülüğünün doğmayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacının temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 28.01.2014 tarihli ve 2013/16801 E. 2014/1012 K. sayılı kararıyla "..Davacılar vekili yukarda belirtilen kira alacağının ödenmediğini iddia ettiğine göre kira bedelinin ödendiğini kiracının yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. Kiracı yazılı bir belge sunmuş değildir. Öte yandan vergi dairesine kira gelirlerine ilişkin verilen beyanname vergi hukuki ile ilgili olup, verilen bu beyannameler beyan eden kişiyi vergi hukuku açısından bağlar. Kira bedelinin kiraya veren tarafından tahsil edildiğini göstermez. Kiraya veren kira bedelini tahsil etse de, etmese de sözleşmede belirtilen aylık kira bedeli üzerinden yıllık kira gelirini beyannamede vergi hukuku açısından cezadan kurtulmak için göstermek zorundadır. Vergi dairesine verilen gayrımenkul irad kaydı beyannamesinin ödeme belgesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece ıslah dilekçesi de nazara alınarak istenilen aylar kira bedelinin ödenip ödenmediği üzerinde durulması, eğer davalı tarafından istenilen kira bedelleri ödendiğine ilişkin yazılı belge sunulamaz ise davalı delilleri arasında yemin deliline de dayandığından kira bedellerinin ödenip ödenmediği konusunda davalı şirket temsilcisine yemin teklif edip etmeyeceğinin hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde dava dilekçesinin görev nedeni ile usulden reddine karar verilerek dosya görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile 111.181,60 TL alacağın 23.775,20 TL"sine dava tarihinden, 87.406,40 TL"sine 29.08.2012 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, söz konusu karar davacının temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 06.06.2016 tarih ve 2016/5028 E. 2016/4384 K. sayılı kararıyla; 20.000,00 TL (ıslahla 111.181,60 TL) kira alacağının tahsili istemine yönelik olarak 30.09.2011 tarihinde açılan davaya bakma görevinin HUMK."nun 1-8 maddeleri gereği Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, bu nedenle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasının incelenerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrasında görevli mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde; taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunduğu, davalı tarafça kira bedelinin ödendiğinin ispatlanamadığı, davacının isteminde yer alan eylül 2006 dönemine ilişkin kira bedelinin zamanaşımına uğradığı, gerek dava dilekçesi, gerekse ıslah dilekçesindeki davacı toplam kira alacağından zamanaşımına uğrayan kira bedeli düşüldükten sonra kalan 126.341,60 TL yönünden davacının alacaklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 126.341,60 TL"nin (20.000,00 TL"sinin 30/09/2011 dava, kalan 106.341,60 TL"sinin 29/08/2012 ıslah tarihlerinden itibaren) yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, ödenmeyen kira bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Hükme esas alınan 17.05.2004 düzenleme tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Sözleşmeyi kiraya veren olarak ... ile dava dışı Orhan Pehlivan ve İlhan Pehlivan birlikte imzalamışlardır. Kira sözleşmesinde kira bedeli aylık (eski para değeri ile) 1.500.000.000 TL (bir milyar beşyüz bin TL) olarak belirlenmiş ve sözleşmede yıllık kira artışına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Kira ilişkisinin varlığını ve kira miktarını kiralayan, kira parasının ödendiğini
ise kiracının kanıtlaması gerekir. Kira bedelinin tespiti noktasında, mahkemece verilen karara dayanak teşkil eden vasi tayinine ilişkin dava dosyasında davacı kiraya veren ..."a atanan ve vesayet makamının denetimine tabi olan vasi, vesayeti altındaki davacının menfaatlerini korumak amacıyla mahkemeden dava konusu taşınmazın geçmişe yönelik rayiç kira bedelinin belirlenmesi yönünde talepte bulunmuş, bunun üzerine vasi tayinine karar veren mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu taşınmaza ilişkin geçmişe dönük olarak kira bedeli belirlenmiştir. Ancak, söz konusu geçmişe yönelik kira bedeli belirlemesi açılmış bir kira bedeli tespiti davasına dayanmadığı gibi tek taraflı (davacı) şekilde kira bedelinin belirlenmesine ilişkin olup, kira bedeli tespit davasında verilen kira bedeli tespit kararı gibi tarafları bağlamaz. Hal böyle olunca uyuşmazlığın kira sözleşmesindeki hükümlere göre değerlendirilmesi gerekir. Taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesinde yıllık kira artışına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, davalının da uyuşmazlık konusu kira bedellerini elden ve banka hesabıne yatırmak suretiyle ödediğini beyan ettiğine göre, davalı tarafından dava konusu taşınmazın diğer paylı maliklerine ödenen kira bedelinin tespit edilip, davacının payına düşen kira bedeli konusunda gerekirse taraflara ispat imkanı verilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile tek taraflı tespite dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın tüm, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazı yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA
ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.