3. Hukuk Dairesi 2013/12208 E. , 2013/15006 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ziynet eşyası alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Boşanma davasından tefrik edilen ziynet eşyalarının aynen ya da bedelinin tahsiline ilişkin iş bu davada, davacı vekili, davacı ile davalının ayrı yaşamaya başladıkları tarihten birkaç gün öncesinde, davalının anne ve babasının davacıya ait olan 12 adet buse olarak tabir edilen bilezik, 3 adet burma bilezik, 300 adet çeyrek altın, 5 adet künye ve 5 adet yüzüğü zorla elinden aldıklarını, muhtelif çeyiz eşyalarının davalıda kaldığını belirterek aynen iadesini, mümkün olmadığı takdirde, bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu edilen eşyanın kadın üzerinde bulunması gerektiğini, evde saklanmasının hayat deneyimlerine aykırı olduğunu, sözkonusu eşyaların rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen cinsten olduğunu, bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi ve gizlemesinin mümkün olduğunu, iddia edilen miktar ve neviden takı bulunmadığını belirterek, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, talep edilen ziynet ve çeyiz eşyalarının taşınması mümkün olan, yörenin örf ve adetleri gereğince kadında bulunması gereken takılardan ve menkul eşyadan olduğu, tüm yargılama süresince toplanan belge ve bilgiler ile dinlenen tanık beyanları ve boşanma davasının içeriğine göre davacı tarafta olmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, ziynet eşyalarının davalı tarafça zorla veya isteyerek alındığı ve iade edilmediğinin ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalının annesi ve babası tarafından zorla elinden alındığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyadır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu kabul edilmelidir.
Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.
Davacı evden ayrıldığı sırada dava konusu edilen ziynet eşyalarını alamadığını, davalıda kaldığını iddia ederek işbu davayı açmış ise de, bu konuda dinlettiği tanıkları, davalı tarafça takılan ziynetler konusunda davacının savlarını doğrulayacak şekilde net açık ve ayrıntılı bilgi vermemişler, genel ve soyut beyanlarda bulunmuşlardır. Davacı iddialarını tanık beyanlarıyla kanıtlayamamakla beraber davacı taraf dava dilekçesinde delil listesinde “sair her türlü yasal delil” ifadesine yer verdiğinden, söz konusu ifade yemin delilini de kapsadığından, davacıya evlilik sırasında alındığını iddia ettiği ziynet eşyalarının elinden zorla alındığı, götürülmesine engel olunduğu ve davalı tarafta kaldığı konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.