1. Hukuk Dairesi 2017/2120 E. , 2020/2592 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava dışı ...’in telkinleri ile maliki olduğu ... ada ... sayılı parseldeki A Blok 14 no’lu ve ... ada ... sayılı parseldeki C Blok 3 no’lu bağımsız bölümleri davalı ...’a satmaya ikna olduğunu, davalı ...’un taşınmazları davalı ... adına alacağını ve satış bedelini de onun ödeyeceğini söylediğini, hileli söylemler ile kendisinde güven oluşturduklarını, anılan taşınmazları 11.10.2011 tarihinde ...’ya devrettiğini, tapu müdürlüğündeki devir sonrası aracı olan ...’nın ortadan kaybolduğunu, ...’nın da satış bedelini içeren banka dekontunu ...’ya verdiğini söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştığını, tüm aramalarına rağmen ...’ya ulaşamadığını, çekişmeli bağımsız bölümlerin kısa süre sonra diğer davalılara devredildiğini, dolandırıldığını ileri sürerek, tasarrufların iptali ile taşınmazların adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, tasarrufun iptali davası şartlarının oluşmadığı, ayrıca tapu kayıt maliki davalıların dava konusu taşınmazları kötüniyetli olarak edindiklerinin de ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan tüm olayları (vakıaları) bildirmekle yükümlüdür (6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 119/1-e). Aynı Kanunun 25. 26. ve 31. maddelerinin buyurucu nitelikteki hükümlerinde belirtildiği üzere Hâkim kanunda gösterilen istisnalar dışında, davanın sınırlarını çizen bu olaylarla bağlı olup, bunlar dışına çıkamaz ve inceleme yapıp karar veremez. Ancak, davada ileri sürülen olaylar belirsiz (müphem) veya çelişkili ise, belirsiz veya çelişkili gördüğü iddia veya sebepler (vakıalar) hakkında açıklama isteyebilir.
Öte yandan, hâkim yukarıda değinildiği gibi davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, HMK"nin 33.maddesi uyarınca ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyle ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir.
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesi içeriği ve diğer beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının; aldatma ( hile ) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki mahkemece, dayanılan hukuksal neden yönünden hataya düşülerek tasarrufun iptali üzerinde durularak sonuca gidildiği görülmüştür. Dava dilekçesinde geçen "tasarrufun iptali" isteminin, dava konusu taşınmazların devredildiği işlemin irade fesadı nedeniyle iptal edilmesi yönündeki isteme ilişkin olduğu tartışmasızdır.
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca; dava konusu temlik yönünden aldatma ( hile ) hukuksal nedeni üzerinde durularak, toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilerek bir neticeye varılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 11.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.