3. Hukuk Dairesi 2013/9023 E. , 2013/15235 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde gelen olmadı. Evrak üzerinde inceleme yapılarak işin karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.
Belli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin haricen satın almış olduğu 10.000 m² yüzölçümlü taşınmazın, kadastro çalışmaları sırasında tarafların ortak murisi olan....adına tespit gören 181 ada 24 ve 25 nolu parseller içerisinde kaldığını, üçüncü kişiler tarafından 181 ada 24 ve 25 nolu parsellere yönelik olarak ....görülen 1995/62 esas numaralı dava nedeniyle de müvekkilinin satın almış olduğu taşınmazın ifrazının mümkün olmadığını, bu davanın devam ettiği sırada muris .... vefat ettiği için mirasçılarının ....24.04.1996 tarih ve 17937 yevmiye numaralı .....Sözleşmesini yaptıklarını, yargılamanın sonucunda 181 ada 24 ve 25 nolu parsellerin ölü muris .... adına tesciline karar verilmesi nedeniyle müvekkilinin taksim sözleşmesine dayanarak açtığı tescil davasının ise mirasçılardan... sözleşmede imzasının bulunmadığı gerekçe gösterilerek reddedildiğini, ancak taksim sözleşmesinde 24 ve 25 nolu parsellerin 10.000 m² sinin müvekkili tarafından haricen satın alındığını kabul eden davalıların yasal miras payları oranında müvekkilinin aleyhine sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazın rayiç değerinden şimdilik 10.000 TL.nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar ..., ... ve ...; davacının davaya konu taşınmazı İdris ....dan satın aldığını, bu nedenle açılan davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
...
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımından dolayı reddi gerektiğini, ayrıca taksim sözleşmesinde mirasçılardan ...’ın imzasının bulunmaması nedeniyle davacının bu sözleşmeye dayanarak ....Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu tescil davasının red edilmiş olduğunu, kaldı ki taksim sözleşmesinin imzalandığı sırada müvekkillerinin tasarrufuna geçmiş bir malvarlığı bulunmadığından sözleşmedeki beyanın taahhüt olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı tarafça dayanılan taksim sözleşmesinin yapıldığı 24.04.1996 tarihinde dava konusu taşınmazların.... davalı olduğu, nasıl sonuçlanacağı belli olmayan davanın konusunu oluşturan taşınmazlar hakkında yapılan sözleşmenin geçerli olmayacağı, bu nedenlerle taşınmazların muris adına tescili nedeniyle sebepsiz zenginleşenin davacının taşınmazı satın aldığı kişi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hukuksal nitelikçe sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak istemidir.
Davacı, haricen satın aldığı taşınmazın, kadastro çalışmaları sürerken murisi adına tespit gören taşınmazların içerisinde kaldığını ve bu nedenle murisin diğer yasal mirasçıları olan davalıların sebepsiz olarak zenginleştiklerini ileri sürerek; davalıların mal varlığındaki yersiz çoğalmanın iadesini istemektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının satın aldığını ileri sürdüğü taşınmazın, kadastro esnasında mirasbırakan adına tespit gören 181 ada 24 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, anılan taşınmazın kadastro mahkemesinde görülen dava neticesinde ölü olan muris adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Oluşan bu duruma göre, davacı 181 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 10.000 m2 lik bölümünün kendisi tarafından satın alındığını ispat etmelidir.
Davacı, bu iddiasının ispatı için, taraflarca noter huzurunda imzalanmış bulunan 24.04.1996 tarihli ve “Düzenleme .... Sözleşmesi” başlıklı sözleşmeye dayanmaktadır. Anılan sözleşmenin 2 nolu bendinde; kadastro mahkemesinde görülmekte olan davanın konusunu oluşturan taşınmazların 10.000 m2 sinin davacı tarafından alındığı ve bu yerin dava sonucunda doğrudan davacıya kalacağı yazılıdır.
Şu durumda, anılan sözleşme ile davalıların, davacı tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğruluğunu ikrar etmiş oldukları ve mahkeme dışında yapılmış olan bu ikrarın resmi merci önünde düzenlenmiş bulunması nedeniyle eldeki davada kesin delil teşkil ettiği açıktır.
Buna göre, mahkemece; sebepsiz zenginleşenlerin, murisin diğer yasal mirasçıları olan davalılar olduğu gözetilerek, davalılardan zenginleştikleri miktarın tahsiline hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı, ihtiyari dava arkadaşı olan davalılar ..., ... ve ...’ın davayı kabul etmesine rağmen, bu davalılar yönünden de davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
...
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....