8. Hukuk Dairesi 2010/3440 E. , 2011/1148 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile ... ve... ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.12.2009 gün ve 455/1283 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... ve... ... vekilleri taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde vekil edenine ait mevkii ve sınırlarını açıkladığı, yaklaşık 40-50 yıldan beri zilyet ve tasarrufunda bulundurduğu taşınmazın, tapulama çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığını, maddi emek ve para sarf ederek imar ve ihya ettiğini, aralıksız çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyet olduğunu açıklayarak dava konusu yerin vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, taşınmazın A-3 konut alanında kaldığını, dere yatağı olduğunu, yapılan dolgulardan kazanmak istediğini, kazanma koşullarının olayda gerçekleşmediğini, imarlı yer niteliğinde bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı... ... vekili, açılan davayı kabul etmediklerini ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, teknik bilirkişi... ve... tarafından düzenlenen krokide A harfiyle gösterilen 523,44 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... ve Belediye vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal, paylaşım, eklemeli zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de; mahkemenin bu görüşüne katılmak mümkün bulunmamaktadır. Taşınmazın bitişiğinde bulunan 132 da 1 sayılı parselin kadastro tutanağı ile... Kadastro Müdürlüğünün 29.05.2007 gün ve 2217 sayılı karşılık yazılarına göre; dava konusu taşınmaz 1971 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 766 sayılı Tapulama Kanununun 2.maddesi uyarınca, dere yatağı olarak tespit dışı bırakılan bir yerdir. Orijinal paftada da taşınmazın bulunduğu yer “Boran Deresi” olarak gösterilmiştir. Taşınmazın belirlenen bu niteliğine göre, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17/1. fıkrasında; orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14.maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına aksi takdirde ... adına tespit edilir. 17/2.fıkrasında ise; il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz denilmiştir. Bingöl ... İmar Müdürlüğünün 08.01.2007 gün 9/27 ve aynı belediye İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 25.11.2008 gün 1006/3422 sayılı karşılık yazılarında; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin 1973 yılında imar planı kapsamına alındığı ve aynı yılda imar planının onaylandığı açıklanmıştır. Taşınmaz imar planları kapsamında kaldığına göre, imar ve ihyaya muhtaç böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya yoluyla edinilebilmesi için tespit dışı bırakıldığı tarihten imar planının onaylandığı 1973 yılına kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresinin de dolmuş bulunması gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava konusu yer 1971 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında dere yatağı olarak tespit dışı bırakılmış, 1973 yılında ise imar planları kapsamına alınmıştır. Tapulama tespitinin yapılmasıyla tapulamadan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik süresi tespitin yapıldığı 1971 yılından sonra başlayacak olan yeni zilyetlik süresine eklenmez. Kural olarak tapulama tespitinin yapılmasıyla tapulamadan önceki zilyetlik kesintiye uğramıştır. Tespit dışı bırakıldığı tarihten itibaren yeniden 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş olması zorunludur.
Şu halde, dava konusu yerin dere yatağı olarak tespit dışı bırakıldığı 1971 yılında imar planı kapsamına alındığı ve onaylandığı 1973 yılına kadar davacının kazanmayı sağlayan 20 yıllık süre dolmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken hesaba katılması mümkün olmayan tapulamadan önceki zilyetlik süresi hesaba katılmak ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17/2. fıkrası gözardı edilmek suretiyle hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı ... ve belediye vekillerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden... Belediye Başkanlığına iadesine 03.03.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.