Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/8136
Karar No: 2020/488
Karar Tarihi: 16.01.2020

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2019/8136 Esas 2020/488 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2019/8136 E.  ,  2020/488 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(İŞ)

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    YARGITAY KARARI

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili; davalı T.C. ... bünyesinde çalışan davacıya 6772 sayılı yasa uyarınca ödenmesi gereken ilave tediye alacaklarının ödenmediğini ve Toplu İş Sözleşmesi kapsamında ödenmesi gereken ücretlerinin de eksik ödendiğini ileri sürerek, ilave tediye, Toplu İş Sözleşmesi gereği yapılması gereken ücret artışlarından kaynaklanan ücret farkı, sosyal yardım ve fazla mesai çalışma ücretlerinin ilave tediye ücretleri bakımından Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen ödeme gününden itibaren yasal faizi ile, TİS’ten kaynaklı eksik ödenen ücret alacaklarının ise TİS’te belirlenen ödeme gününden başlayan ve gecikilen her gün için %3 faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili; alacakların zamanaşımına uğradığını, ödemelerin eksiksiz yapıldığını ve parasal sorunlardan kaynaklı olarak davacılara bir kısım ödemelerin emanet hesabından yapılması nedeniyle açıklama yazılmamış olabileceğini, ilave tediyelerin ikramiye ile birlikte ödendiğini, talep edilen günlük %3 faizin adalet ve hakkaniyet ilkeleri gereği kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, karar taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2014/5805 E. 2014/9224 K. ve 28/04/2014 tarihli ilamı ile özetle;
    " 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine
    2-HMK hükümleri gereği her dava, dava tarihindeki şartlara göre sonuçlandırılır. Dava, 24.2.2009 tarihinde açılmış olmasına rağmen bilirkişinin 15.3.2009 tarihini esas alarak yaptığı hesaplamaların hükme esas alınması, dava tarihinde henüz doğmamış alacakların tahsiline karar verilmesi anlamını taşıdığından dava tarihinden sonraki süreye ilişkin alacaklarında hüküm altına alınması isabetsiz olmuştur.
    3-Davanın kısmen kabulüne karar verilirken faiz başlangıcı olarak dava ve ıslah tarihleri esas alınmıştır. Ancak, davacı vekili ilave tediye için ödenmesi gereken tarihten yasal faizi ve ücret alacakları içinde TİS’de belirlenen ödeme tarihlerinden itibaren her gün için %3 gecikme faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Bu durumda, faiz başlangıçları konusunda verilen karar hatalıdır.
    Yapılacak iş, ilave tediye alacağı çıkması durumunda, ödeme zamanını belirleyen Bakanlar Kurulu kararlarının davalı Belediyeden getirtilerek bu tarihlere göre faiz başlangıcının belirlenmesi, ücret alacakları yönünden ise, faizin TİS’de belirlenen günlerden itibaren başlatılması; ayrıca, günlük %3 faizin bir cezai şart olduğu ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, fahiş olan cezai şartın Türk Borçlar Kanununun 182/3 maddesine göre “hakim aşırı gördüğü cezai şartı kendiliğinden indirir” hükmü gereği hesaplanan %3 faiz alacağından hakkaniyet indirimi yapılması gerekliliği de göz önünde tutularak bir karar vermektir.
    4-Davacı vekili, temyiz dilekçesinde yapılan masrafların eksik hesaplandığını, davalı vekili ise kısmen ret kararı verilmesine rağmen tüm masraflardan sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu iddia etmişlerdir. 6100 sayılı HMK’nun 326. maddesi hükümlerine göre kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağı bildirilmiştir. Dosya içeriğinden, her dosyada en az 5 tebligat yapılmasına rağmen 3 tebligat giderinin, bilirkişi ücreti olarak 4 kez ücret takdirinde bulunulmasına ve bu ücretler taraflarca dosyaya yatırılmasına rağmen, 3 bilirkişi ücreti tutarının gider olarak hesaplandığı, posta masraflarının dosyanın bilirkişiye gönderilmesi için yapılan masraftan bile az olduğu, yapılan müzekkere giderlerinin hiç hesaplanmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın yaptığı masraflar hakkında hiç karar verilmediği, taraflarca yatırılan yargılama giderinden artan yargılama gideri varsa iadesine karar verilmediği gibi, yatan tüm parayı karşılayacak kadar masraf hesabı da yapılmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davanın kısmen reddedildiği de gözönünde tutularak, taraflarca yapılan tüm yargılama giderlerinin doğruca hesaplanarak kabul ve ret oranına göre taraflara yüklenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. " gerekçesiyle karar bozulmuştur. (Bozma nedenlerinin açık anlaşılabilmesi bakımından bozma sıra numaraları düzeltilmiştir.)
    Bozma kararı sonrası davalı ... vekili tarafından bozma kararının maddi hataya dayandığı ileri sürülerek maddi hatanın giderilmesi isteminde bulunulmuş, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi isteği yerinde görerek, 10.02.2015 tarih, 2014/21410 Esas ve 2015/1144 Karar sayılı ilamı ile, 2014/5805 Esas ve 2014/9224 Karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına karar vermiş ve diğer bozma nedenleri aynı kalmakla birlikte karar 3. bend yönünden;
    "Davacı vekili dava dilekçesinde eksik ödenen ücret alacağını TİS hükmüne göre %3 gecikme faizi ile birlikte talep etmiştir. Toplu İş Sözleşmelerinde öngörülen %3 oranındaki faiz, işverenin işçi ücretlerini zamanında ödemesini sağlamaya yönelik cezai şart niteliğindedir. Davacının dava dilekçesinde ücret alacağı yanında bu cezai şartı da talep ettiği açıktır. Ancak iki alacak için tek bir miktar belirttiğinden 6100 sayılı HMK"nun 31.maddesine göre davacıya dava ve ıslah dilekçelerindeki ücret alacağı talebi açıklattırılarak, istediği miktarın ne kadarının ücret alacağı, ne kadarının cezai şart alacağı olduğu hususu netleştirilmelidir. Öte yandan bozma öncesi hazırlanan bilirkişi raporunda cezai şart alacağı hesap edilmediğinden zamanaşımı savunması dikkate alınarak cezai şart alacağına ilişkin ek hesap raporu alınmalı, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 182/3.maddesi uyarınca uygun bir indirim yapılarak miktarı belirlenmeli ve bozma öncesi talep edilen ve davacı tarafın ayrıştırarak bildireceği miktar kadarı -bozma sonrası ıslah yapılamayacağından- hüküm altına alınmalıdır.
    İlave tediye alacağı çıkması durumunda, ödeme zamanını belirleyen Bakanlar Kurulu kararları davalı ..."den getirtilerek bu tarihlere göre faiz başlangıcı belirlenmelidir. Ücret alacakları yönünden ise, TİS’de belirlenen temmerrüt tarihlerinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizine karar verilmelidir." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozma kararı sonrası mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ilave tediye, ücret farkı ve sosyal yardım alacağının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
    Bu karar da taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2017/1595 E. 2017/4849 K. ve 23/07/2017 tarihli ilamı ile özetle;
    "1-Usül yönünden ;
    Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
    Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
    HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
    Somut uyuşmazlıkta bozmadan önceki gerekçe aynen tekrar edilmiş ve bozma ilamı özetlendikten sonra aynen "...Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden rapor aldırılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir. " ifadeleri kullanılmıştır.
    Bozma ilamından sonra ek bilirkişi raporu alınmış olup karar gerekçesinde rapora yapılan soyut atıf ile gerekçe oluşturulmaya çalışılmış, hangi sebep ile davacı iddiasına veya davalı savunmasına itibar edildiği veya edilmediği açıklanmamıştır.
    Mahkemenin yukarıya aynen alınan “ gerekçesi “ Anayasa’nın ve Yasa’nın anladığı ve amaçladığı anlamda gerekçe değildir.
    Neticeten Anayasa’nın ve HMK. nun anladığı ve amaçladığı anlamda gerekçe içermeyen ve yukarıda belirtilen şekilde usulü eksiklikler taşıyan kararın bozulması gerekmiştir.
    2-Esas yönünden;
    a)Hüküm altına alınan ilave tediye, ücret farkı ve sosyal yardım alacağına yürütülecek faiz türü konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Mahkemece alacaklara dava ve ıslah tarihlerinden itibaren yasal faiz yürütülmüş ise de, alacaklara yürütülecek faiz konusundaki bozma gerekçesi "...İlave tediye alacağı çıkması durumunda, ödeme zamanını belirleyen Bakanlar Kurulu kararları davalı ..."den getirtilerek bu tarihlere göre faiz başlangıcı belirlenmelidir. Ücret alacakları yönünden ise, TİS’de belirlenen temmerrüt tarihlerinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizine karar verilmelidir." şeklindedir.
    Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bu bozma gerekçesi gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    b) Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 24/02/2009 yerine, bozmadan sonra UYAP’a kayıt tarihi olan 16/04/2015 olarak yazılması da hatalıdır. " gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozma kararı sonrası mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ilave tediye, ücret farkı ve sosyal yardım alacağının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Kararın gerekçesindeki bilirkişi raporu ve hüküm altına alınması gereken rakamların kararın hüküm kısmı ile uyuşmadığı,
    -hükme esas alınan bilirkişi raporunda sosyal yardım alacağı 3.652,18 TL olarak belirlenmesine ve kısa kararda bu şekilde hüküm altına alınmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında 2.501,98 TL"nin tahsiline karar verildiği,
    -ücret farkı alacağı 1.159,52 TL olarak hesaplanmasına ve gerekçede de 1.159,52 TL olduğu açıklanmasına rağmen kısa kararda 776,50 TL, gerekçeli kararın hüküm kısmında 385,33 TL olarak yazıldığı,
    -ilave tediye alacağının gerekçede 2.062,84 TL olduğunun açıklandığı ve kısa kararda 2.062,84 TL üzerinden hüküm altına alınmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında 1.166,29 TL yazıldığı anlaşılmış, bu durum hem gerekçe ile hüküm sonucu arasında hem de kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişkiye neden olmuştur. HMK.nın 298/2. maddesine aykırı olan kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 16/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi