20. Hukuk Dairesi 2014/5095 E. , 2014/9077 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan ... Köyü 118 ada 21 parsel sayılı 1325.64 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, müvekkiline babasından kaldığı ve zilyetliğinde olduğu iddiasıyla tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08/03/2010 gün 2010/218 E. - 2795 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; uzman bilirkişi kurulu raporunda; çekişmeli taşınmazın 1969 tarihli hava fotoğrafında stereoskop cıhazı ile yapılan incelemede ve 1971 tarihli memleket haritasında beyaz renkli alanda orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmişse de taşınmazın hava fotoğraflarındaki konumu gösterilmediği gibi, taşınmaz halen baraj suyu altında olduğundan ve sınırında dere bulunduğundan jeoloji mühendisi aracılığı ile de inceleme yapılmamıştır. Baraj suyu altında olan taşınmazın, 1980-1990"lı yıllara ait paftalar getirtilerek kullanımı gösteren mülkiyet sınırlarının tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl var olup olmadığının da ayrıca araştırılması gerekir.
Ayrıca, kadastro tutanağının edinme sebebi sütununda Dursun Ataman"ın ismi geçmektedir. Taşınmazın bu şahsın zilyetliğinde olup olmadığı, davacıya kimden ne şekilde intikal ettiği araştırılmamıştır. Yapılan araştırma ve inceleme ile uzman bilirkişi raporu, bu haliyle taşınmazların memleket haritasındaki konumunu belirlemede yetersiz, denetimden uzaktır.
O halde; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile M.K.’nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli,
3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, ziraat mühendisinden rapor alınmalı, delillerin tümü birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; çekişmeli taşınmaz su altında kaldığından, sadece mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerektiğinin dahi düşünülmemesi doğru bulunmamıştır." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulüne, 118 ada 21 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre 10 yıllık sürede açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 13/12/2000-12/01/2001 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastro çalışmaları vardır.
Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna, göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına
03/11/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.