20. Hukuk Dairesi 2014/4824 E. , 2014/9157 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi - ...
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil davacılar ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... İlçesi, ... Mahallesi, Kestanetarla Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre mülkiyetin tesbitini istemiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinde sınırları yazılı krokide 2043 sayılı parsel içinde (B1) ile gösterilen 1791.67 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile mülkiyet hakkının 1/3"er hisse ile müdahil davacılar ..., ... ve ..."e ait olduğunun tesbitine, davacı ..."ın davasının feragat nedeiyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi"nin 19/11/2012 gün 2012/11453 -12916 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Mahkemece, Medenî Kanunun 713 ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, delillerin takdirinde yanılgıya düşülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan orman ve fen bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın 2043 nolu kadastro parseli içinde kaldığı tesbit edildiği halde, bu parsele ait dava dosyası getirtilerek sonucu araştırılmamıştır. Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince açılan tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin olup, tapulu yerlerde bu tür davaların kabulüne imkan bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu birçok taşınmaza karşı ... tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinin 1958/82 - 1961/232 sayılı dava dosyası ile kişiler aleyhine elatmanın önlenmesi davası açılmış, 1969 yılında yapılan arazi kadastrosunda taşınmazlara tutanak düzenlenince görevsizlik kararı ile Tapulama Mahkemesine devredilmiştir. Tapulama Mahkemesinin 1967/7-1983/2 sayılı kararı ile dava konusu taşınmazlar orman niteliğinde olduğundan tapulama harici bırakılmasına karar verilmiş, hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince “766 sayılı Kanun yürürlükten kaldıran 3402 sayılı Kanunun 16/D ve 6831 sayılı Kanunun 11.maddesine göre orman sayılan yerlerin orman niteliği ile tesciline karar verilmesi gerektiğinden, orman niteliği ile tesciline karar verilmesi şeklinde düzeltilerek onanmış ve kesinleşmiş, bu karar üzerine 2043 sayılı parsel 03.05.2012 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
08.10.1984 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastro Yönetmeliğinin 29. maddesine göre “Orman kadastro çalışmaları sırasında mülkiyet anlaşmazlığı nedeniyle mahkemeye intikal etmiş sahalardan orman olması gereken yerler, davanın kesinleşmesine kadar Devlet Ormanı olarak sınırlandırılır.” hükmü gereğince, 1991 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında davalı taşınmazın orman olarak sınırlandırılması gerekirken, orman sınırları dışında bırakılması doğru da değildir.
Bu durumda, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescilli bulunan 2043 sayılı parsel içinde kalan davalı taşınmaz hakkında, davacılar yararına Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı""olduğuna değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra; davanın davacı ... yönünden feragat nedeniyle reddine, davacı ... yönünden HMK. 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, müdahil davacılar ... ve ... yönünden sübut bulmadığından reddine karar verilmiş, hüküm müdahil davacılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın mülkiyetinin tesbitine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 11.09.1991 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi yapılmış ve sonuçları 08.07.1969 - 08.08.1969 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 04/11/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.