9. Hukuk Dairesi 2016/21951 E. , 2020/514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(İŞ)
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalılardan T.C. ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 01/10/2000 tarihinden itibaren ... Devlet Hastanesinde temizlik işleri görevlisi olarak 08/06/2012 tarihinde emekli olana kadar çalıştığını, davacının taşeron olarak nitelendirilen alt işveren ... Temizlik Gayrimenkul Danışmanlık ve Teknik Servis Hizmetleri Tic.Ltd.Şti. bünyesinde çalışırken emekli olduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre kıdem tazminatının tamamından alt işveren"in sorumlu olduğunu, davalılar arasında asıl işveren - alt işveren ilişkisi olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla emeklilik nedeniyle hizmet sözleşmesi sona eren davacının 1.000,00TL kıdem tazminat alacağının 08/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı alacağını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı Bakanlık vekili, davacının kısmi dava açamayacağını, zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, alacak talebinin hastaneden istenilmesinin kamu zararı oluşturduğunu, sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekili şirketin ünvan değişikliği yaptığını, yeni ünvanın ... Temizlik İnş.ve Dış Tic.Ltd.Şti. olduğunu, müvvekili şirketçe davacının tüm alacaklarının ödendiğini, 6552 sayılı Yasa’ya göre kıdem tazminatı alacağından kamu kurumunun sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının 01/10/2000 - 08/02/2012 tarihleri arasında, toplam 11 yıl 8 ay 7 gün hizmet süresinin bulunduğu, en son aylık ücretinin brüt 970,20 TL olduğu, 16/11/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının hak etmesi mümkün kıdem tazminatı miktarının 11.251,55TL olduğunu, işbu dava kıdem tazminatı istemine ilişkin olup, davalı işyerinde 01/10/2000 - 08/02/2012 tarihleri arasında, toplam 11 yıl 8 ay 7 gün hizmet süresi olduğu, davacının işverene ibraz ettiği dilekçesi ile emekliliğe hak kazandığından bahisle kendi isteğiyle işten ayrılmayı talep ettiği, davalı ... Temizlik ünvanlı şirketinin davacının hak ve alacaklarının ödendiğini ve davacının kıdem tazminatı alacağından ihale düzenleyen davalı T.C. ..."nın olduğunu, davalı T.C.... ise sorumluluğun diğer davalı ... Temizlikte olduğunu bildirdiği, davacının iş akdinin emeklilik nedeniyle sona erdiğine ilişkin taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesindeki asıl işveren ve alt işveren noktasında toplandığı, anılan yasada davacı işçinin iş sözleşmesinden kaynaklı tazminat ve alacaklarına karşı birlikte sorumlu oldukları düzenlendiği, İş Kanunu’nun 112.maddesinde yapılan değişiklik ile esas itibariyle kamuda çalıştırılan işveren işçilerin kıdem tazminatlarının kamu kurumu tarafından ödenmesi esası belirtildiği, hal böyle olunca somut olayda davacının ... Devlet Hastanesi’nde çalıştığı dolayısıyla hastanenin davalı T.C. ... bünyesinde olduğu anlaşılmakla davanın T.C. ... yönünden kabulüne, diğer davalı yönünden reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile davalı şirket bakımından davanın reddine, davalı Bakanlık yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı T.C. ... vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının ve davalı Bakanlık’ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının kıdem tazminatından davalılardan sadece davalı Bakanlık’ın sorumlu olup, olmayacağı uyuşmazlık konusudur.
Mahkemenin davacının kıdem tazminatından 4857 sayılı İş Kanunu"nun 6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen 112. maddesine dayanılarak sadece Bakanlık’ın sorumlu tutulması yerinde değildir.
Şöyle ki;
4857 sayılı İş Kanunu" nun112. maddesine 6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen 2-a fıkrası;
“ (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları;
a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından,
b)..........
işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. “ hükmünü içermektedir.
Bu değişiklikten amaçlanan kamu kurumlarında alt işveren nezdinde çalışan işçilerin kıdem tazminatlarının, alt işverenin/ alt işverenlerin her hangi bir şekilde kıdem tazminatını ödeyemez hale gelmesi durumunda kamu kurumunda alt işveren işçisi olarak çalışan işçinin kıdem tazminatını garantiye almak, kamu kurumunun özellikle denetim sorumluluğunu artırmaktır.
4857 sayılı İş Kanunu" nun 2/6 maddesi;
“ Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. “ hükmünü taşımaktadır.
İş hukukunda asıl- alt işveren müesesesinin yasal dayanağı bu madde olup, 6552 sayılı yasa ile 112. maddeye eklenen 2/a fıkrası 4857 sayılı Kanunun 2. maddesindeki düzenlemeyi ve dolayısı ile işçinin gerçek işvereni olan alt işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmamıştır.
Bu nedenle Mahkemece 4857 sayılı İş Kanunu" nun112. maddesine 6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen 2-a fıkrasına yanlış anlam yüklenerek davacının kıdem tazminatından alt işverenin sorumluğunu ve özellikle asıl işverenin rücu imkanını ortadan kaldıracak şekilde sadece Bakanlık’ın sorumlu tutulması hatalıdır.
Davacının kıdem tazminatından aralarında asıl-alt işveren ilişkisi bulunan davalılar müştereken ve müteselsilen sorumludur.
3-Davacı vekili ıslah dilekçesi vermiş ise de ıslah harcının yatırıldığına ilişkin fiziki dosyada ve Uyap sisteminde belgeye rastlanmamıştır.
Mahkeme tarafından ıslah harcının yatırılıp yatırılmadığı araştırılmalıdır.
Islah harcı iş bu bozma kararından önce yatırılmış ise ıslah ile artırılan kısma hükmedilebilir.
İş bu bozma kararından önce ıslah harcının yatırılmadığı tespit edilir ise ıslah harcının bozmadan sonra yatırılması ıslah ile artırılan miktara hükmedilmesi sonucunu doğurmaz.
Zira; bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı” hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, davacı vekili tarafından ıslah dilekçei bozma öncesinde verilmiş olsa da bozma öncesinde eğer ıslah harcı yatırılmamış ise bozma sonrasında ıslah harcı yatırılsa bile bu ıslah dilekçesindeki miktara değil dava dilekçesindeki miktara hükmedilmelidir.
4-Yargılama harçları bakımından;
Eldeki bozma konusu hükmün bir fıkrasında davalı İdare’nin harçtan muaf olduğu belirtilmesine rağmen hükmün diğer bir fıkrasında davalı İdare 27,70 TL peşin harca mahkum edilmiştir. Ayrıca, hükümde yargılama giderlerine ilişkin fıkrada “Davacının ilk gider 31,80 TL...“ olarak bahsedilen ve idareden tahsiline karar verilen 31,80 TL.nin 27,70 TL başvurma harcı ile 4,10 TL vekalet harcı toplamı olduğu intibaı da uyanmaktadır.
Davalı bakanlık harçtan muaf olduğundan yukarıda belirtilenler dahil harca mahkum edilmemesi gerektiği gözetilmelidir. Bu bağlamda yukarıda bahsedilen 31,80 TL miktarın ne için yapılan yargılama gideri olduğu açıkça ortaya konmalı, bu 31,80 TL eğer açıklandığı şekilde harç ise davalı İdare’ye yüklenmemelidir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/01/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.