20. Hukuk Dairesi 2014/5407 E. , 2014/9167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve katılan ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, 14.03.2005 günlü dilekçesinde; ... Köyü 111 ada 109 sayılı parselin Devletin hüküm ve tasarrufu altında, özel mülke konu olamayacak, serinlemek ve hayvan otlatmak için kullanılan ... Yaylası olarak bilinen kadim yayla olduğu iddiası ile tapusunun iptalini istemiştir.
... Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yer olduğu iddiası ile davaya katılmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan kadim yayla olduğu gerekçesiyle Hazinenin davasının kabulüne, müdahil ... Yönetiminin davasının reddine, taşınmazın tapusunun iptaline, taşınmazın yayla olarak sınırlandırılmasına ve 3402 sayılı Kanunun 16/B maddesi gereğince özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş, hüküm müdahil ... Yönetimi ve davalı ... Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmekle dairece onanmıştır.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/10/2008 gün ve 2008/84/71 E.- 13084 K. sayılı onama kararında özetle;
" yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılmayan yerlerden ve ... Yaylası hudutları dahilinde insanların serinlemesi için kullanılan kadim kamu malı yayla olduğu, 3402 sayılı Kanunun 16/B maddesi gereğince özel mülkiyete konu olamayacağı, Vakfiyenin genel sınırları içinde kalmasının o taşınmazın vakıf malı olduğunun kanıtı olamayacağı, ... malı kabul edilebilmesi için o taşınmazın aynı zamanda vakfedilen mallar arasında bulunup bulunmadığının ayrıca saptanması gerektiği, somut olayda taşınmazın vakfedilen mallar arasında bulunmadığının belirlendiği, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.12.2002 gün ve 2002/1-1024, 2002/1053 sayılı kararında da aynen benimsendiği, taşınmaz her ne kadar, hükmen ... adına tescil edilmişse de dava sebeplerinin farklı olması nedeniyle önceki hükmün bu davada kesin hüküm oluşturamayacağı belirlenerek yazılı olduğu gibi hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına" denilmiştir.
Müdahil ... Yönetimi vekili ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmesi sonucunda karar düzelteme talebinin kabulüne, mahkeme kararının Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19/04/2010 gün ve 2010/3966 E.- 5282 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Orman niteliği ile Hazine adına tesbit edilen taşınmazlar hakkında açılacak davalarda ... ... Yönetimi zorunlu dava arkadaşı olup, ikisine de birden husumet yöneltilmesi gerekir. Ne varki; kadastro mahkemesinin
1994/560 sayılı dosyasında sadece Hazineye husumet yöneltilmiştir. ... Yönetimi o davada taraf değildir. Evvelce görülen davada ... Yönetimi taraf olmadığına göre, yöntemine uygun orman araştırmasının yapılması gerekir. ... bilirkişi taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunu bildirmişse de, memleket haritası ile kadastro paftasının çakıştırılmasında taşınmazın yüksek eğimli, çalılık ve münferit iğne yapraklı ağaç rumuzu ile işaretli yerde kaldığı görülmektedir. Diğer taraftan; mahkemece, ... İdaresi ile ... tarafından görülen davanın da kesin hüküm niteliğinde olup olmadığı da tartışılmalıdır. Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı yöntemince uygulanmalı, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılırsa kadastro mahkemesinin 1994/560 sayılı dosyasında sadece Vakfiyenin uygulandığı, taşınmazın kamu malı yayla niteliğinde olup olmadığının araştırılıp araştırılmadığı dosyanın aslı getirtilerek incelenmeli, şayet böyle bir inceleme yapılmamışsa hukukî sebep farklı olması nedeniyle H.U.M.K."nun 237. maddesi anlamında kesin hüküm niteliğinde bulunmadığı gözetilmelidir. " denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra; müdahil ... Yönetiminin davasının reddine, davacı Hazinenin davasının kabulüne, 111 ada 109 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptaline, yayla olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş; hüküm, müdahil ... Yönetimi vekili tarafından taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ve re"sen incelenecek nedenlerle ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin, Kadastro Mahkemesinin 1994/560 E. - 1999/4 K sayılı kararının kesin hüküm kesin delil sayarak verilen ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen kararları bulunduğu gerekçesi ve re"sen incelenecek nedenlerle temyiz edilmiş; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16/04/2013 tarih ve 2013/2319- 4473 sayılı kararı ile taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından müdahil ... Yönetiminin temyiz itirazları reddedildikten sonra ... Genel Müdürlüğünün temyiz itirazları yönünden bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “ Çekişmeli 111 ada 109 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitine karşı açılan dava sonucunda ... Kadastro Mahkemesinin 2009/560 E. -1999/4 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 1999/2235 E. - 2278 K. sayılı düzelterek onanması kararı sonucunda davalı ... Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verildiği, bu kararın 05/04/2000 tarihinde kesinleştiği, bu davada Hazinenin davalı olarak yer aldığı ve çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasında bulunduğu anlaşılmaktadır.
1086 sayılı HUMK."nun 237. maddesi ve 6100 sayılı HMK"nun 303. maddesi hükmünce her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması durumunda ortada kesin hüküm vardır. Kesin hükmün varlığı halinde o hüküm, taraflar arasında kesin delil teşkil eder.
Davacı Hazine eldeki davada, kadastro mahkemesindeki davada olduğu gibi çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan, yayla olduğu iddiasında bulunmuştur. ... Kadastro Mahkemesinin 2009/560 E.- 1999/4 K sayılı kararı ile eldeki dava bakımından değerlendirme yapıldığında her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olduğu anlaşılmaktadır. Kadastro mahkemesi kararının eldeki dava yönünden kesin hükmün sonuçlarını meydana getireceğinden, davacı Hazinenin, daha önce kesin hükme bağlanan iddiaya dayanarak açtığı bu davada, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu iddiası dinlenemeyeceğinden, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, ... Yönetiminin davasının reddi yolundaki hüküm kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, Hazinenin davasının kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm ... ve ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanun uygulamasına esas olmak üzere 1992 yılında yapılıp 09/08/1994 tarihinde kesinleşen, 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 06/11/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.