20. Hukuk Dairesi 2014/1969 E. , 2014/9204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVALILAR : Orman Yönetimi - ... Köyü Muhtarlığı - ... ... ve Ark.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü 109 ada 45, 46, 159 ve 170 parsel sayılı sırasıyla 848,88 m², 1969,25 m², 919,93 m² ve 2609,68 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, ev, bahçe ve tarla niteliği ile asliye hukuk mahkemesinin 2003/160 sayılı dosyasında davalı olmaları nedeniyle malik haneleri açık olarak tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, ... Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 04.04.2003 tarihli dava dilekçesi ile, dava konusu ... İlçesi, ... Köyü, ... Mevkiindeki niteliği itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yaklaşık 6 dönümlük taşınmaz üzerine ev yapmak, temel atmak ve tasarruf etmek suretiyle davalılar tarafından tecavüzde bulunulduğunu, davalıların dava konusu yere vaki müdahalesinin men"ine ve dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmış; davacının dilekçesi, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/160 Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Davalı ..., cevabî dilekçesinde; davalı yerin Hazine"ye ait olmayıp 70-80 yıldır şahıs tasarrufunda olduğunu, Devlipocağı diye bilindiğini ve vergi kayıtları bulunduğunu belirtmiştir.
Davalı ..., cavap dilekçesinde; taşınmazın kendisine ait olduğunu, 30 yılı aşkın bir zamandır kullanmakta olduğunu, davalı ..."nun kendisine ve Hazine"ye ait olan yere tecavüz ettiğini, kendisinin vergi kayıtları bulunduğunu belirtmiştir.
... Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmalarına başlanarak, taşınmazlara tutanak düzenlendiğinden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 27. maddesi hükmü gereğince görevsizlik kararı verilerek, dosya kadastro mahkemesine gönderilmiş, dava kadastro tesbitine itiraza dönüşmüştür.
..., 02.03.2009 havale tarihli dilekçesi ile davalı taşınmazların kendi adına tescil edilmesi talebiyle müdahil olmuştur.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılan kamulaştırma çalışmaları sırasında 45 nolu parselin 181 ve 182 nolu, 159 nolu parselin 188 ve 189 nolu, 170 nolu parselin ise, 192 ve193 nolu parsellere ayrıldığı, 181, 188 ve 192 nolu parsellerin yol olarak ayrıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece; davacı Hazinenin davasının kabulüne, müdahil davacı ..."ün davasının reddine,
Dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 109 Ada 46, 182, 189 ve 193 parsel nolu taşınmazların tespitinin iptaliyle ham toprak vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,
Dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 109 Ada 181, 188 ve 192 parsel nolu taşınmazların 3402 sayılı Kanunun 16/B maddesi gereğince paftasında yol olarak gösterilmesine,
karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından 109 ada 189 ve 193 nolu parsellere yönelik ve Orman Yönetimi tarafından tüm parsellere yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır.
1) Davalı ... Yönetiminin temyiz itirazları bakımından;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, mahkemece resmî belgelere dayalı olarak yapılan araştırma ve inceleme sonucu; dava konusu taşınmaların, orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından, davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Davalı ..."nun 109 ada 189 ve 193 nolu parsellere yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile ziraat bilirkişi raporu çelişkili olup, zilyetliğin tespiti bakımından 20 yıl önceye ait hava fotoğrafları da incelenmediğinden, zilyetlik araştırması yetersizdir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar - ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar - ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının usûlünce araştırılması gerektiği gibi zilyetliğin başlangıç tarihi ile süresinin de maddî olaylara dayalı olarak belirlenmesi zorunludur. O halde, mahkemece; dava konusu taşınmazlar ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmazlara bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile kadastro tespitine itiraz davalarında, tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazların 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket
haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazların gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır.
Yapılacak keşifte, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmazlar başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, komşu parsel kayıtları getirtilerek uygulamalı, dava konusu taşınmazlar yönünü ne olarak okuduğu saptanmalı, taşınmazların kullanılan ve kullanılmayan bölümleri ayrılmalı, kullanılan bölümlerinin kaç yıldır ve ne şekilde kullanıldığı bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorularak saptanmalı, taşınmazlar üzerinde, kadastro geçmeden önce oluşturulan muhtesat var ise, 3402 sayılı Kanunun 19/2. maddesi gereğince beyanlar hanesine şerh verilmelidir.
3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri gözetilmek suretiyle yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ:1) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle, davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, davalı ..."nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden BOZULMASINA, yatırdığı temyiz harcının istek halinde iadesine 06/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.