3. Hukuk Dairesi 2013/13121 E. , 2013/15632 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK. nun 428. maddesinde öngörülen duruşma sınırı 01.01.2011 tarihinden itibaren 15.620 TL. ye çıkarılmıştır.
Temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altındadır.
Bu nedenle duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait işyerinde kullanılan elektrik tüketiminde tahakkukun davalı ... AŞ. tarafından gerçekleştirildiğini, faturalarda kayıp/kaçak bedeli olarak tahsil edilen paranın ... adı geçen şirketçe verildiğini, söz konusu bedelin bir hizmet karşılığı olmadığını, dağıtım şirketlerinin alt yapı noksanları nedeniyle kaçak kullanımdan doğan zararın dürüst aboneye yansıtılmasının ağır hizmet kusuru olduğunu, kayıp/kaçak bedelinin her faturaya yaklaşık %15 oranında yansıtıldığını, 31.01.2011 tarihli fatura gereğince ödenen kayıp/kaçak bedelinin 2.650,33-TL, 28.02.2011 tarihli fatura gereğince ödenen bedelin ise 2.474,35-TL olduğunu, yapılan tahsilatın haksız olduğunu, EPDK kararının hukuki olmadığını beyanla müvekkili şirket tarafından ödenen toplam 5.124,68 TL. nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı; talebe konu kayıp/kaçak bedelinin Elektrik Piyasası Kanunu, Tarifeler Yönetmeliği ve Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ hükümleri gereğince tahakkuk ettirildiğini, bu konuda yetkili bulunan EPDK tarafından yapılan 07.12.2011 tarihli duyuruda belirtildiği üzere, kurul kararının düzenleyici bir işlem olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı nitelikte olduğunu ve dağıtım şirketlerinin de bu karara aykırı işlemde bulunmalarının mümkün olmadığını, davanın öncelikle husumet, kabul edilmediği takdirde esas yönünden reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, “…davalı ..., EPDK tarafından 4628 sayılı Kanun ve buna dayalı olarak çıkartılan ikincil mevzuat kapsamında tayin ve uygulamaya koyduğu kararlara istinaden işlem yapmak zorunda bulunan lisans sahibi şirket konumunda olup, mevzuatta yer verilen bu düzenlemelere aykırı tarife tesis etmesi ve bunu uygulaması, 4628 sayılı Kanun 13-a, Yönetmeliğin 21. maddesi hükümlerine göre, mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davanın, kayıp-kaçak bedellerinin tesbiti ile bu bedelin tarifelere alınmasına ilişkin bulunan kurul kararlarına karşı ve 4628 sayılı Kanun"un yukarda belirtilen 12. maddesine göre açılması gerekmekte olup, bu kararlar yürürlüğünü devam ettirirken, bu tarifeleri uygulamak zorunda bulunan davalı şirketlere husumet yöneltilmesi mümkün değildir.” gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 1/1.maddesine göre; “Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır.”. Yine aynı kanunun 4/1.maddesine göre ; “Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.”
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise; “... bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur(md. 4/2-son)”. Yine Kurumun görevleri arasında; tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak da yer almaktadır(md.5/6-c)
Davaya konu olan kayıp/kaçak bedeli, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun geçici 9.maddesinde “Ulusal Tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01.04.2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarife de EPDK’ nun 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında davalının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Diğer bir anlatımla, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir insiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK’ nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır. Esasen bu husus, mahkemenin de kabulündedir.
Öte yandan, 6352 sayılı Kanunun 64.m. ile değiştirilen 4628 sayılı Kanunun 12.maddesinde; kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceği, kurul kararlarına karşı açılan her türlü davanın öncelikli işlerden sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm çerçevesinde kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür.
O halde, mahkemece; tarifeye ilişkin kurul kararının iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı gözönünde bulundurularak davanın reddi cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de; sonucu itibariyle davanın reddi doğru olup hükmün gerekçesinin açıklandığı şekliyle değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, 11.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.