1. Hukuk Dairesi 2020/1000 E. , 2020/2649 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, tapu kayıt malikinin davacıların mirasbırakanı ile aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
Davacılar, dava konusu 13 parça taşınmazın kayıt maliki olan ... oğlu ... ile ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1480 Esas, 2012/595 Karar sayılı veraset ilamındaki mirasbırakanları ... oğlu ...’in aynı kişi olduğunun tespitini istemişlerdir.Davalı, gerekli araştırma ve incelemenin yapılması lüzumuna değinerek davanın reddini savunmuştur.Davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece ; ”...Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak, öncelikle sözü edilen taşınmazların kadastro tutanaklarında ismi zikredilen ..."a ilişkin olmak üzere kolluk marifetiyle araştırma yapılması, nüfus müdürlüğünden kayıtlarının getirtilmesi ardından dava konusu taşınmazlarla ve davacılarla ilgisinin denetime imkan verecek şekilde saptanması, diğer taraftan kayıt malikinin de kolluk marifetiyle araştrılması gerekirken eksik soruşma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kabulüne ilişkin karar Dairece 2. kez; “...Bu durumda, 1323 tarihli ve 46 sıra nolu tapu kaydı, nüfus kayıtları ve kadastro tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, malikin ... oğlu ... olmayıp ... oğlu ... olma ihtimalinin bulunduğu açıktır. Hâl böyle olunca, yukarıda denilen olgular dikkate alınarak 1323 tarihli ve 46 sıra nolu tapu kaydı ve nüfus kayıtlarının irdelenmesi gerekirse tapu kaydı yeniden tercüme ettirilerek bilirkişi incelemesi yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kabulüne ilişkin karar Dairece 3. kez; “...Somut olaya gelince davacıların talebi dava konusu 13 parça taşınmazın kayıt maliki ile ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1480 Esas sayılı veraset ilamındaki mirasbırakanları ... oğlu ...’in aynı kişi olduğunun tespiti iken; mahkemece yine davacıların mirasbırakanı olan ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1032 Esas sayılı veraset ilamındaki ... oğlu ... ile dava konusu taşınmazların kayıt malikinin aynı kişi olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, taleple bağlı kalınarak kayıt maliki ... oğlu ...’ in, davacıların murisi ... oğlu ... ile aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 878 ada 1-2-3-8-9-10 parsel, 881 ada 1-2-3 parsel ile 887 ada 5-6-7-8 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 4 ada 13 ve 44 parsel sayılı taşınmazların 1970 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 1323 tarihli ve 46 sıra nolu tapu kaydına istinaden ölü ... oğlu ... adına tespit ve tescil edildiği; 4 ada 13 ve 44 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarında kayıt maliki ... oğlu ..."in ... isimli mirasçısından sözedildiği, ayrıca bilirkişiye tercüme ettirilen kök 1323 tarihli ve 46 sıra nolu tapu kaydında taşınmaz maliklerinin isimleri tek tek sayıldığı halde ... oğlu ...isimli bir malikin bulunmadığı buna karşın ... oğlu ... isimli bir malikten bahsedildiği; diğer taraftan nüfus müdürlüğünce yapılan araştırmada, davacıların mirasbırakanı ... oğlu ..."in nüfus kaydına rastlanılmayıp belirtilen hanede ... oğlu ..."ın kaydının bulunduğunun bildirildiği, nufus kayıtlarından ... oğlu ..."ın 1912 yılında vefat ettiği ve ..."ın bu kişinin eşi Meryem"in ikinci eşinden olan çocuğu olduğu, kolluk marifetiyle yapılan tahkikatlarla bu hususların doğrulandığı, mahallinde yapılan keşif esnasında dinlenen tanık beyanı ile dava konusu taşınmazların davacıların ihtilafsız olarak kullanımında olduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, TMK"nın 6, HMK"nın 190 .maddeleri uyarınca herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Bu kapsamda somut olaya bakıldığında davacıların iddialarını kanıtladıkları, dava konusu taşınmazların maliki ... oğlu ...’in davacıların mirasbırakanı olduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğu açıktır.Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsizdir.Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.