20. Hukuk Dairesi 2014/5036 E. , 2014/9623 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü 103 ada 39, 43, 45, ve 46 parsel sayılı sırasıyla, 408.44 m2, 1012.73 m2, 96.38 m2 ve 2592.71 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve fındıklık niteliğiyle davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, dava konusu 103 ada 44 ve 47 sayılı parsellerin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, 103 ada 39 sayılı parselin ise tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/07/2010 tarih 2010/6963 - 10140 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Yapılan incelemede; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı son oturumda oluşturulan kısa kararda “Açılan davanın kısmen kabulü ile dava konusu Keşkek Köyü 103 ada 43, 45 ve 46 parsellerin orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından, bu parseller yönünden davanın kabulü ile tutanakların iptaline taşınmazların orman vasfı ile ... Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, 103 ada 39 nolu parselin ise tamamının orman sayılmayan yer olduğu anlaşıldığından tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline” dendiği halde, gerekçeli kararda “Açılan davanın kısmen kabulü ile yapılan tespitin iptaline, dava konusu ... Köyü 103 ada 44 ve 47 sayılı parsellerin orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından bu parseller yönünden davanın kabulü ile tutanakların iptaline, taşınmazların orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, 103 ada 39 nolu parselin ise tamamının orman sayılmayan yer olduğu anlaşıldığından tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline” denmiştir. Oysa, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedeni oluşturduğu (İ.B.B.G.K. 10.04.1992 tarih 1991/7 E. – 1992/4 K.)] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra açılan davanın kabulüne ve orman bilirkişi raporunda belirtilen ... Köyü 103 ada 39, 43, 45 ve 46 nolu parsellerin tamamının orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle yapılan tespitlerin iptali ile taşınmazların orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı ... Akman tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29/06/2011 tarih 2011/8455 - 8334 sayılı kararı ile düzeltilmiş şekliyle onanmasına karar verilmiştir. Bu kez, davalı ... Akman kararın düzeltilmesini istemekle; Dairemizin 14/11/2011 tarih 2011/14014 sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin 103 ada 39 ve 43 sayılı parseller yönünden kabulüne, 103 ada 45 ve 46 sayılı parseller yönünden reddine ve 103 ada 39 ve 43 sayılı parseller yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma kararında özetle; [Mahkemece, eski tarihli 1950 - 1960"lı yıllara ve 1980"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile kadastro çalışmalarına esas olmak üzere fotogrametri yöntemiyle hazırlana harita ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ... ... Bakanlığı (... ... Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Ayrıca; 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olup olmadığı konularında bilimsel inceleme ve araştırmanın şu belirtilen hususların dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no"lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "... 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince elkonulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval ... Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal elkoyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıkların kazanılamayacağı ilkesini içermektedir ve amacı orman bütünlüğünü korumaktır]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan ... Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayınlanan ... Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet ... olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerlerin zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı ve özel mülk olarak tescil edilemeyeceği de düşünülmelidir. Ayrıca kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve boyutların iptali için Devlet veya kamu kuruluşları tarafından davalı aleyhine açılan davalarda aleyhine vekâlet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmolamaycağına dair 6099 sayılı Kanun ile getirilen 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi de gösetilmelidir.
Yukarıda belirtilen eksiklikleri gidercek biçimde, açıklanan yöntemle inceleme ve araştırma yapılmalı keşfi izlemeye olanak verecek rapor alınmalı bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelisi] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu 103 ada 39 ve 43 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararları gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, davacı ... Yönetiminin davalı kişiye açtığı
davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece, 103 ada 39 ve 43 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitinin iptaline karar verilmesi gerekirken “tutanağının iptaline” karar verilmiş olması doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “kadastro tutanaklarının” ibareleri hükümden çıkartılarak, bunun yerine “kadastro tesbitlerinin” ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/11/2014 günü oy birilği ile karar verildi.