22. Hukuk Dairesi 2014/30763 E. , 2015/567 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin davalı asıl işveren ... işyerinde, alt işveren şirketler bünyesinde çalıştığını, davalı ... nezdindeki çalışma süresinin sonunda sadece tazminat alacaklarının ödendiğini, bu süre sonunda kesintisiz şekilde davalı ... işçisi olarak çalışmaya devam ettiğini, askerlik hizmeti sebebiyle 10.08.2009 tarihinde işten ayrıldığını, hak kazandığı işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin ve fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davacının yüklenici firmalar işçisi olarak çalıştığını, müvekkilinin ihale makamı konumunda olup işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmadığını, kaldı ki dava konusu alacaklara hak kazanılmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davacının müvekkili işyerinde geçen çalışma süresi sonunda hak kazandığı işçilik alacaklarının ödendiğini ve ibraname düzenlendiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkilinin ihale yüklenicisi şirket olduğunu, davacının dava konusu alacak taleplerinde haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece, davacı şahitleri anlatımlarına itibarla, davacının haftalık yedi saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek, fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosya kapsamına göre, işyerinde kural olarak, haftanın beş günü 07:30-17:30 saatleri arasında çalışmanın bulunduğu ve ara dinlenme sürelerinin mahsubu sonrasında, haftalık çalışma süresinin kırkbeş saati aşmadığı anlaşılmaktadır. Davacı şahitleri ve tarafların ortak şahidi, bu saatler dışında da çalışma olduğunu beyan etmiş iseler de; beyanlar arasında çelişki bulunmaktadır. Ayrıca, davacı şahidi ..."ın davacının babası olduğu nazara alındığında, yakın akrabalık bağı sebebiyle beyanlarının samimiliği şüphelidir. Diğer taraftan, tarafların ortak tanığı ..."nun "ender zamanlarda iki üç ayda bir belki fazla mesai yaptığımız olmuş olabilir" şeklindeki muğlak beyanına ve davacı şahidi Nida Bildik"in, yılın bir kısım aylarında haftalık on saat, diğer aylarında haftalık beş ila on saat fazla çalışma yapıldığı şeklindeki soyut beyanına da itibar edilerek sonuca gidilmesi mümkün değildir. Davalı şahidi ise, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığını bilmediğini ifade etmiştir. Dosya içeriğinde, fazla çalışma yapıldığını gösterir bir işyeri kaydı da bulunmamaktadır. Mevcut bu durum karşısında, davacı tarafın fazla çalışma yapıldığını usulünce kanıtlayamadığı sonuca ulaşılmaktadır. Anılan sebeple, fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
3-Davacının, davalı alt işveren ... bünyesinde geçen çalışma süresi ( 24.08.2005-31.12.2006), 01.01.2007 tarihli ibranameyle tasfiye edilmiştir. Mahkemece de, tasfiye sebebiyle, kıdem tazminatı alacağının hesaplanmasında bu dönem nazara alınmamıştır. Ancak, yıllık izin ücreti alacağının hesaplanmasında, bu dönem de nazara alınarak sonuca gidilmiştir.
01.01.2007 tarihli ibranamede, yıllık izin ücretlerinin ödendiği belirtilmektedir. Her ne kadar miktar yazılı değil ise de, davalının çelişkili savunmasının bulunmaması, ibranameye karşı irade fesadı halinin iddia ve ispat edilmemesi nazara alındığında, söz konusu ibraname geçerlidir. Bu halde, 24.08.2005-31.12.2006 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin, hak kazanılan yıllık izin ücretlerinin ödendiğinin kabul edilmesi gerekirken, aksi yönde kabulle sonuca gidilmesi hatalıdır.
Diğer taraftan, gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 80. maddesi uygulaması açısından, yıllık izin ücreti prime esas kazançlar içerisinde olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yıllık izin ücreti alacağının net miktarının hesaplanmasında, işçi payına düşen prim kesintilerinin nazara alınmaması hatalı olmuştur.
4-Kabule göre de, takdiri indirim sebebiyle reddedilen kısım hariç olmak üzere, davanın reddedilen kısmı nazara alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalıdır.
Ayrıca, davalılar ... ve ..."nin, hüküm altına alınan alacaklardan sorumluluğunun sınırlandırılmasına rağmen, yargılama gideri ve vekalet ücreti bakımından sorumluluklarının sınırlandırılmamış olması da bir diğer hatalı yöndür.
Yukarıda yazılı sebeplerden, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.