22. Hukuk Dairesi 2014/36386 E. , 2015/580 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret alacağı, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, tazminat ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, ödenmemiş sair işçilik alacaklarının ise bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek, kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.09.2007 tarihli 2007/14-778 esas ve 2007/611 karar sayılı kararı)
Somut olayda, mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, ücret alacağı, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti hüküm altına alınmış; sair alacaklar hakkında bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; yargılama giderleri hakkında ise hüküm sonucu oluşturulmamıştır.
Mahkemenin önceki hükmünde ihbar tazminatının hüküm altına alınmış olmasına rağmen, uyulan bozma ilamında ihbar tazminatının reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla, mahkemenin ihbar tazminatının kabulüne ilişkin önceki hükmü kesinleşmemiş olup, mahkemece yazılı gerekçeyle söz konusu alacak hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalı olmuştur.
Diğer taraftan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 22.02.2012 tarihli, 2012/13-747 esas ve 2012/84 karar sayılı kararı ile Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay"ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Mahkemece, bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar, 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesi hükmüne uygun olmalıdır. Mahkemece, bu yön dikkate alınmaksızın, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği gerekçesiyle fazla çalışma ve tatil ücreti alacakları hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması, yargılama giderleri hakkında ise hüküm kurulmaması hatalıdır.
3-Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamında, davacının sefer başı ödeme yapılması usulüyle çalıştığı, sefer başı ödenen ücretin 750 Euro tutarında olduğu, bunun yanında iş yerinde asgari ücret ödenmesi uygulamasının bulunmadığı gerekçesi açıklanarak, davacının son bir yıllık yurda giriş çıkış kayıtları üzerinden sefer sayısının belirlenmesiyle, sefer başına 750 Euro aldığı kabul edilerek yıllık ödenmesi gereken tutarın hesaplanması ve bulunan rakamın onikiye bölünmesi suretiyle de davacının aylık ücret miktarının tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bozma sonrasında düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, aylık ücret miktarının tespitine esas sefer sayısının belirlenmesinde, bir yılı aşacak şekilde 31.06.2002-31.08.2003 tarihleri arasındaki sürenin esas alındığı anlaşılmakta olup, söz konusu hesaplama bozma ilamına aykırıdır. Anılan sebeple, sefer sayısının belirlenmesinde son bir yıl olan 31.08.2002-31.08.2003 tarihleri arasındaki süre nazara alınarak, bozma ilamı doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılmalıdır.
Yukarıda yazılı sebepten, usul ve kanuna aykırı karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.