21. Hukuk Dairesi 2013/21984 E. , 2014/16206 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Batı İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2012/4-2013/347
Davacı-karşı davalı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine;
Davalı-karşı davacı şirket ise, davacının geçirmiş olduğu kaza sonucundaki maluliyetin iş kazasından kaynaklanmadığının ve illiyet bağının olmadığının tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 77.568.61.-TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen davada, davacının geçirmiş olduğu kazanın iş kazasından kaynaklanıp, şirket arasında illiyet bağının bulunduğunun tespitine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince duruşmalı, davalı E. San. Tic. A.Ş. vekilince de duruşmasız olarak istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08/07/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı-karşı davacı A.. Ş.. vekili Avukat M. A. ile davalı-karşı davacı E. San. Tic. A.Ş. vekili Avukat V. Y. geldiler. Diğer davalı T.C.Sağlık Bakanlığı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava 20.07.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 37,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat ile tedavi masrafları istemi ile birleşen dava ile sigortalıdaki görme kaybının teşhis ve tedavideki hatadan kaynaklandığı, görme kaybı ile iş kazası arasında illiyet bağı bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece birleşen dava bakımından, davacıdaki görme kaybının iş kazasından kaynaklandığı ve illiyet bağının bulunduğunun tespitine, ana davada ise davacının maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar davacı ile davalı şirket vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Davacının davalı işyerinde taşlama işçisi olarak çalıştığı, olay günü 24.00-08.00 vardiyasında çalışırken taşlama yaptığı motor bloğundan sıçrayan çapağın gözündeki gözlük ile yüzü arasındaki boşluktan geçerek gözüne isabeti ile yaralandığı, ilk müdahalenin iş yerinde gözüne damla damlatılması şeklinde yapıldığı, iş bitimi gittiği hastanede çapağın çıkarıldığı, ancak hastalığın nüksedip gözün iltihaplanması ile sonuçta sol gözde görme kaybı oluştuğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde davalı işveren şirketin % 50 oranında kusurlu olduğu, %50 oranında da kötü tesadüfün kazaya neden olduğu belirtilmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren; Çalışanlarının işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede, risklerden kaçınmak, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek, risk değerlendirmesi yapmak, yaptırmak, teknik gelişmelere uyum göstermek, tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek, mesleki riskleri önlemek, eğitim ve bilgi verilmek dahil her türlü tedbiri almak, gerekli araç ve gereçleri sağlamak, sağlık ve güvenlik tedbirlerini değişen şartlara uygun hale getirmek ve mevcut iş yerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapmak, diğer bir deyişle işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğudur.
Anılan madde ile, işverenlere, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından kapsamlı olarak, her türlü önlemi almak yanında, bir anlamda objektif özen yükümlülüğü de öngörülmektedir. Bu itibarla işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan sarfınazar etmesi kabul edilemez.
4857 sayılı Kanun"un 77. ve devamı bir kısım maddeleri 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu"nun 37. maddesiyle, 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümünü daha ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir.
Gerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesi ve gerekse 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. ve 5. maddeleri ile bunu uygun olarak çıkarılan iş güvenliği yönetmelikleri hükümleri işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirilmelidir. Bu sebeple mevzuatta yer alan teknik iş güvenliği kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir. Ancak, işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır. Öte yandan, objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu, kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştürmez. Çünkü bu halde dahi işverenin sorumluluğu için kusurun varlığı şarttır. Kusurun objektifleştirilmesi kriterinin yanı sıra, Anayasa hükümleri ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesi kapsamında Türk Borçlar Kanunu’nun 417/2. maddesinin, yorumlanması da işverenin sorumluluğunu oldukça genişletecektir. Denilebilir ki; işvereni zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluk halinden kurtaracak olan durum iş sağlığı ve güvenliği alanındaki ihmalleri ile oluşan zarar arasındaki uygun nedensellik bağının kesildiğini ispat etmekten ibarettir.
Somut olayda hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, olayda kötü tesadüfe yer veren kusur bilirkişi raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Yapılacak iş; işçi sağlığı-iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kuruluna konuyu yukarıda açıklandığı biçimde yeniden inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek kusur raporları arasındaki çelişki giderilmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan, 77.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen 12.05.2008 tarihli kusur raporunun hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalı E. San Tic AŞ vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davacı ile davalı E. San Tic AŞ vekillerinin sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan E. San Tic.A.Ş."ne iadesine, 08/07/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.