2. Hukuk Dairesi 2013/26336 E. , 2014/15074 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ankara l. Aile Mahkemesi
TARİHİ :01.10.2013
NUMARASI :Esas no:2012/1682 Karar no:2013/1276
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından her iki dava yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 01.07.2014 günü temyiz eden davalı-karşı davacı Ş.. Y.. ile vekili Av.... geldiler. Karşı taraf davacı-karşı davalı Y.. Y.. gelmedi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece davalı kadının eşinin eşyalarını balkondan atıp, resimlerini kestiği, davacı kocanın ise güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden kadının eşyaları balkondan atma eyleminin kanıtlanamadığı gibi, davacı kocanın tek delilinin evde çekildiğini ileri sürdüğü fotoğraflar olduğu, bu fotoğrafların nerede ve ne şekilde çekildiğini doğrulayan başka bir delil bulunmadığı anlaşıldığından davalı kadına kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu durum karşısında güven sarsıcı davranışlarda bulunan ve evi terk etmek suretiyle birlikte yaşamaktan kaçınan koca boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurludur.
Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2-Davalı kadın Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı tedbir nafakası davasını 2.11.2012 tarihinde açmıştır. Mahkemece davalı-davacı kadının tedbir nafakası davası hakkında olumlu-olumsuz karar verilmesi gerekirken, kadına Türk Medeni Kanununun 169. maddesi gereğince tedbir nafakası verildiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 1100.00 TL. vekalet ücretinin Yılmaz"dan alınıp Şenay"a verilmesine istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere birinci bentteki bozma sebebinde oyçokluğuyla, ikinci bentteki bozmada oybirliğiyle karar verildi. 01.07.2014 (Salı)
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mahkemece boşanma kararı verilmesinde, bir isabetsizlik yoktur. Bu sebeple sayın çoğunluğun yukarıda birinci bentteki bozma görüşüne katılmıyorum.