20. Hukuk Dairesi 2014/5514 E. , 2014/9878 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kanunun (5831 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenen) geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında ... Köyü 268 ada 5 parsel sayılı 1836.28 m², 268 ada 3 parsel sayılı 1075.25 m² (birleşen 2011/140 Esas sayılı dosyada davalı), 238 ada 50 parsel sayılı 2175.49 m² (birleşen dosya 2011/236 Esas sayılı dosyada davalı) ve 238 ada 53 parsel sayılı 7004.18 m² (birleşen dosya 2011/234 Esas sayılı dosyada davalı) yüzölçümündeki taşınmazlar, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, dava konusu taşınmazların evveliyatının orman tahdidi kapsamında iken, 23.11.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ile orman tahdidi dışında bırakıldığı, çekişmeli taşınmazın orman tahtidi dışına çıkarıldığı tarih ile kadastro tesbit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığından davalıların sözkonusu taşınmazları kazanamayacakları iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, ayrı ayrı açılan davalar birleştirildikten sonra davanın, 268 ada 3 ve 5 nolu parseller yönünden kabulü ile bu taşınmazların Hazine adına tapuya tesciline, 238 ada 50 ve 53 nolu parseller yönünden davanın reddi ile tesbit gibi malikleri adına tesciline karar verilmiş, davacı Hazine ile bir kısım davalılar tarafından temyiz üzerine hüküm, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 21.11.2013 tarih ve 2013/8889 E. - 10462 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Mahkemece, taşınmazların 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tescil harici bırakıldığı, tescil harici bırakılma tarihi ile orman kadastrosunun kesinleştiği 23/11/1991 tarihi arasında zilyetliğin davalılar yararına hüküm doğurmayacağı, zilyetliğin, ancak orman kadastrosunun kesinleştiği 23.11.1991 tarihinden sonra başlayacağı, dava tarihi olan 13/09/2011 tarihi itibariyle 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin davalılar yararına oluşmadığı gerekçesiyle davacı Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastoru sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet Ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 8/964-751, 13/02/2002 gün ve 8/183-187, 21.01.2004 gün ve 8/15-7, 12/05/2004 gün ve 8/242-292 ve 12/03/2008 gün ve 20/214-241 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik ise davacı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılacak tesbit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar - ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür. Somut olayda; mahkemece, eski tarihli ve davanın açıldığı tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflarda üretilmiş memleket haritaları getirtilip uzman bilirkişiler aracılığı ile uygulanmamış, dava konusu taşınmazların bu belgelerdeki niteliği ve eğimi saptanmamış ve varsa bu yere ait 1/5000 ölçekli fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftası getirtilip, pafta üzerinde taşınmazların tasarruf sınırları olup olmadığı belirlenmemiştir."denilmiştir.
Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi tespit malikleri adına tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Yörede 766 sayılı Kanuna göre yapılıp 1957 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 22.05.1991 yılında ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B çalışması, 2859 sayılı Kanuna göre yapılıp 21.02.2005 yılında kesinleşen yenileme kadastrosu ve 4999 sayılı Kanuna göre yapılıp 24/12/2010 tarihinde ilân edilmiş fennî hataları düzeltilmiş orman kadastro haritası ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun (5831 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenen) geçici 8. maddesine göre yapılan ek kadastro çalışmaları bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davalıları yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 26/11/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.