3. Hukuk Dairesi 2013/12780 E. , 2013/16088 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tüketici hakem heyeti kararının iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde, davalının müracaatı üzerine Bolu Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 28.02.2013 tarih ve 2013/301 sayılı kararı ile; elektrik faturaları üzerinden tahsil edilen kayıp kaçak kullanım bedelinin iadesi yönünde karar aldığını, sözkonusu kararın açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak kullanım bedeli dahil tüm bedellerin Elektrik Piyasası Kanunu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında tebliği gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini, bu itibarla Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin EPDK kararları ve yukarıda bahsi geçen mevzuatla tahakkuk ettirilen bedele ilişkin karar verme yetkisinin bulunmadığını ileri sürerek; Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen tüketicinin elektrik faturasına ilave ücret olarak yansıtılan kayıp-kaçak kullanım, PSHS okuma bedellerin alınmamasına ve bu kalem adı altında alınan bedellerin geriye dönük olarak hesaplanıp tüketiciye iade edilmesine dair kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin verdiği kararın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 22/5.maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının dışında kaldığı, bu nedenle Hakem Heyetinin verdiği kararın Tüketici Mahkemelerinde açılacak bir davada delil olarak kullanabileceği, davacının açtığı bu dava ile delil niteliğindeki hakem heyeti kararının iptalini istediği, asıl dava açılmadan delil niteliğindeki hakem heyeti kararının iptalini istemekte hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiştir.
6100 Sayılı HMK.nun 33.maddesi uyarınca; “Hâkim, Türk Hukukunu re"sen uygular”.
Aynı kanunun 31.maddesi hükmü gereğince, davanın hukuki niteliğini belirlemek ve davayı aydınlatmak görevi hâkime aittir. Buna göre davadaki iddia, davacının talebine münhasır olup, belirtilen madde hükümleri gereğince hukuki nitelendirme hâkime aittir.
Taraflar arasında, davalının meskeniyle ilgili olarak 11.09.2003 tarihli elektrik aboneliği sözleşmesinin imzalandığı, hukuken geçerli bu sözleşme ilişkisi devam ederken, davalının 13.12.2012 tarihli dilekçesi ile Bolu Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurarak faturalarına yansıyan kaçak/kayıp bedelleri adı altında alınan ücretlerin iadesine karar verilmesini talep ettiği, Bolu Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin de bu başvuru üzerine 28.02.2013 tarih ve 301 sayılı kararı ile şikâyetin kabulü yönünde karar aldığı ve bu kararın 14.03.2013 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
Görülmekte olan davada, davalı abonenin başvurusunun haksızlığının tespiti ve bu başvuru üzerine tesis edilen Bolu Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin kararının iptali istenilmiştir.
Davalının açıklanan işleminin hukuksal nitelikçe mevcut bir sözleşme ilişkisi sırasında yaratılmış bir muaraza (çekişme) olduğu; davadaki istemin de bu muarazanın önlenmesine yönelik bulunduğu açıktır.
Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2004 gün ve 2004/13–417 E. 2004/442 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; muarazanın meni (çekişmenin önlenmesi) davaları, usul hukuku anlamında tespit değil, eda davası niteliğindedir. Zira, bu tür davalarda, hem bir muarazanın varlığının tespiti ve hem de onun meni talep edilir.
Kaldı ki, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 gün ve 2010/3–119 E. 2010/159 K sayılı ilamında da; bir sözleşmenin devamı sırasında taraflardan biri tarafından muaraza (çekişme) çıkarılması halinde de, diğer tarafın kendisine zarar verebilecek nitelikteki bu duruma son vermek, hukuki durumunu tereddüt içinde olmaktan kurtarmak için tespit davası açmasında hukuki yararının bulunduğu kabul edilmiştir.
Bu bağlamda; taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi feshedilmediğine ve görülmekte olan davada, davacı, davalı abonenin davaya konu işlemle sözleşme ilişkisine yönelik bir muaraza yarattığını ileri sürdüğüne göre, mahkemece yapılması gereken iş; esasa girişilmek suretiyle, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve taraflarca bildirilip toplanan diğer deliller çerçevesinde uyuşmazlığın değerlendirilmesi; bu bağlamda; davalı abonenin başvurusu ile Bolu Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin bu başvurusuna dayanarak tesis ettiği dava konusu 28.02.2013 tarih ve 301 sayılı kararın, sözleşme hükümlerine ve hukuka uygun olup olmadığının; dolayısıyla, ortada davalı abone tarafından haksız şekilde yaratılmış ve bu yüzden de önlenmesi gereken bir muaraza bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve ortaya çıkacak uygun hukuki sonuç çerçevesinde bir karar verilmesidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler göz ardı edilerek, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.