20. Hukuk Dairesi 2014/6947 E. , 2014/10228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki orman kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 12/05/2014 gün ve 2014/2915 - 2014/5373 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ... Yönetimi temsilcisi ile davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü, 101 ada 1 parsel sayılı 866 hektar 9086,59 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... ve ..., 16/03/2007 havale tarihli dilekçeleriyle, ... Köyü, ... Mevkiinde bulunan ve yaklaşık 60 dekar büyüklüğünde olan taşınmazlarının, dedeleri olan ...ile babaları olan ... hakkında 21/11/1958 tarih ve 337/41 numaralı orman suç zaptı düzenlendiği gerekçesiyle taşınmazın adlarına tesbitinin yapılmadığını, ancak, taşınmazın 1959 tarihli memleket haritasında açık alanda kaldığı ve sözü edilen suç zaptının bu yer ait olmadığı ve bu taşınmazın anneleri ...den kendilerine intikal ettiğini ileri sürerek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece, davacıların davasının kabulüne ve 101 ada 1 sayılı orman parseli içinde yer alan ve bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B1) ile gösterilen sırasıyla 20486,29 m² ve 36458,81 m² yüzölçümündeki taşınmazların sırasıyla davacılar ... ve ... adlarına, bu bölümler dışında kalan 101 ada 1 sayılı orman parselinin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hükmün davalı ... Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.03.2013 tarih ve 2012/12935 - 2013/2246 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Kadastro tesbitine itiraz davaları, tesbit malikine karşı açılır. Ormanların mülkiyet hakkı Hazineye, kullanım hakkı Orman Yönetimine aittir. Bu nedenle, davalı taşınmazın tesbit maliki olan Hazine davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve 101 ada 1 sayılı orman parseli içinde yer alan ve bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B1) ile gösterilen sırasıyla 20486,29 m² ve 36458,81 m² yüzölçümündeki taşınmazların sırasıyla davacılar ... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine hüküm Dairece onanmış; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi bu kez kararın düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
- 2 - 2014/6947 - 10228
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmış, çekişmeli taşınmazlar orman sınırları içinde bırakılmıştır.
Davacılar ... ve ...’ın davalarının kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişisi raporunda karar düzeltme incelemesine konu olan krokide (A) ve (B1) ile gösterilen taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Ancak, hava fotoğrafları bir yerin orman olup olmadığı ve kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında en önemli delil olmasına rağmen, bilirkişilerin kullandığını bildirdiği hava fotoğrafının tarihi belli olmadığı gibi, denetime olanak verecek şekilde hava fotoğrafı ile kadastro paftası çakıştırılmamış ve yeni tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafı ise bilirkişi tarafından kullanılmamıştır. Orman bilirkişisi raporu bu haliyle çelişkili ve yetersiz olup, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir. Bundan başka, 21/11/1958 tarih ve 337/41 numaralı orman suç zaptının nereye ait olduğu belirlenmeye çalışılmamış; yine, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olması bu yerin davacı kişiler adına tescili için yeterli sebep olmadığı halde, imar ve ihyanın sürdürülüş şekli, başlama ve tamamlanma tarihleri araştırılmamış; ayrıca, keşif sırasında yerel bilirkişiler, taşınmazın imar ve ihyaya konu olup olmadığı yönünden usûlüne uygun olarak dinlenmedikleri gibi, yerel bilirkişilerin somut olaylara dayalı olmayan gerekçesiz soyut nitelikteki sözleri ile yetinilmiş, ziraatçı bilirkişi Mehmet Toy tarafından hazırlanan raporda da yukarıda vurgulandığı üzere imar ve ihya olgusu somut olarak irdelenmemiştir.
Bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için o taşınmaz üzerinde aralıksız, çekişmesiz ve ekonomik amaca uygun bir biçimde malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdürülmesi ve 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş bulunması gerekir. Bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürecinin takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında hava fotoğrafları ve topoğrafik haritalardan yararlanmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama, belirtilen bu yönler itibariyle eksik ve yetersizdir.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir yargıya ulaşmak için, 21/11/1958 tarih ve 337/41 numaralı orman suç zaptına ilişkin tüm belgeler ve varsa krokisi, komşu parseller ve dayanakları, yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile en eski tarihli hava fotoğrafından üretilen memleket haritası ile kadastro tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait (1985, 1990 ve 1995’lı yıllara ait) dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları ve bu hava fotoğraflarından üretilen memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, üç kişilik ziraat mühendisi ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri ile yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde yeniden yapılacak inceleme ve keşifte; getirtilen belgeler çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ile hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, 21/11/1958 tarih ve 337/41 numaralı orman suç zaptına ilişkin tüm belgeler ve varsa krokisi uygulanması suretiyle ve yaşlı yerel bilirkişi ve varsa tanık sözleri yardımıyla bu orman suç zaptına konu olan 75 dekar büyüklüğündeki taşınmazın neresi olduğu belirlenmeye çalışılmalı, kadastro tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu hava fotoğraflarından üretilen memleket haritaları incelenerek taşınmazın bu hava fotoğrafları ve memleket haritalarındaki niteliği ve taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı belirlenmeye çalışılmalı, taşınmazın değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, imar ve ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu yardımıyla taşınmazların öncesi, ziraî faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar ve ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye komşu parsellerin dayanağı kayıtların çekişmeli taşınmazlar yönünü ne okuduğunu belirtir keşfi denetlemeye imkan veren kroki düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre ise, bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B1) ile gösterilen taşınmazlar çıktıktan sonra 101 ada 1 sayılı orman parseli birbirinden ayrılarak 3 parçaya bölündüğü halde, 101 ada 1 sayılı orman parselinin geriye kalan bölümleri hakkında sicil oluşturulmaması da doğru olmamıştır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece davacı ... ve ... tarafından açılan dava hakkında verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu onandığı anlaşıldığından, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi’nin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 12/05/2014 gün ve 2014/2915 - 2014/5373 sayılı ONAMA kararı KALDIRILARAK, yerel mahkemenin kabule konu krokide (A) ve (B1) ile gösterilen bölümler hakkındaki 21/11/2013 gün ve 2013/153 - 2013/33 sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.