2. Hukuk Dairesi 2014/4762 E. , 2014/15395 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Bursa 7. Aile Mahkemesi
TARİHİ :12.12.2013
NUMARASI :Esas no:2012/435 Karar no:2013/1012
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı (koca) tarafından; kadının kabul edilen davasının tamamı, kendi davasında kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminatın reddi ile velayet düzenlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek davacı-davalı kadının da boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının sadakate aykırı davranışlar sergilediği, davalı-karşı davacı kocaya kusur olarak atfedilen şiddet olayının 2005 yılından önce gerçekleştiği, bu olaylardan sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre devam ettiği, böylelikle de davacı-davalı kadın tarafından yaşanılan hadiselerin affedildiği ya da en azından hoşşgörü ile karşılandığı, davalı-davacı kocanın hakaretinin ise kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda açıklanan nedenlerle davacı-davalı kadının boşanma davasının reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
2-Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 TBK.md.50 ve 52) dikkate alınarak davalı-davacı koca yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
3-Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik haklan saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kocanın kusurunun bulunmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı-davacı koca yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
4-Tarafların müşterek çocukları 2000 doğumlu Ali"nin velayet hakkının davacı karşı davalı anneye verildiği, küçüğün duruşmada beyanının alınmadığı ve velayet düzenlemesi hususunda uzman incelemesi yaptırılmadığı anlaşılmaktadır.
Kuşkusuz velayetin düzenlenmesinde çocukların üstün yararı, ana ve babanın isteklerinden önce gelir. Müşterek çocuk Ali 2000 doğumlu olduğuna göre idrak çağındadır. Çocuk Hakları Sözleşmenin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri; iç hukuk tarafından çocuğun idrak çağında olduğu kabul edilen çocuklara adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde, ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Mahkemece bu çocuğa görüşü ifade etmesi olanağı tanınmamıştır. Öyleyse, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihlerinin sorulması veya bu hususta uzman veya uzmanlardan rapor alınması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, müşterek çocuğun üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması ve hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususların üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.07.2014(Prş.)