8. Hukuk Dairesi 2017/10391 E. , 2019/4604 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin halaları ..."a ait mükerrer nüfus kaydı olduğunu ileri sürerek, nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş, Mahkemece davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun (NHK) 36. maddesi uyarınca, hatalı nüfus kayıtlarının düzeltilmesini hukuki yararı olan her kişi tek başına isteyebilir. Somut olayda, Ardahan ili, Ardahan Merkez ilçesi, Küçüksütlüce mahallesi/köyü, cilt no 18, hane no 61, BSN 2"de nüfusa kayıtlı, ...TC kimlik numaralı Mehmet ve Gülli kızı ... ile Ardahan ili, Ardahan Merkez ilçesi, Küçüksütlüce mahallesi/köyü, cilt no 18, hane no 57, BSN 2"de nüfusa kayıtlı, ...TC kimlik numaralı Mehmet ve Gülli kızı ..."ın aynı kişi olduklarının tespiti ile mükerrer nüfus kaydının iptali istendiğine göre, dava 5490 Sayılı NHK kapsamında kalan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davasıdır. Buna göre, davacıların ilgili sıfatıyla eldeki davayı açabilecekleri anlaşıldığından, mahkemenin davayı ret gerekçesi,
2.Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemi, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Davanın vekil eliyle açıldığı hallerde vekile bu konuda özel yetki verilmiş olması şarttır (HMK.mad.74). Buna göre, davacılar adına nüfus kayıtlarının düzeltilmesi başvurusunda bulunan Av. ..."a özel yetki içeren vekaletneme vermesi için uygun süre verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3.Dava sonucu itibariyle miras hukukunu yakından ilgilendirdiğinden; verilecek karardan hukuku etkilenecek olan ..., ... ve ... mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re"sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi,
4. 6100 sayılı HMK"nin 320/1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmiş ise de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; sözü edilen maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanıdığı hallerde dosya üzerinden duruşma açmadan karar verilebilir (Örneğin İİK"nin 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi). Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.
HMK"nin hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasa"nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası"nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nin 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davanın tarafları, dinlenmek, iddia ve savunmaları alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması ve delillerin değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş, yukarıda sayılan usuli eksiklikleri gidermek, somut olaydaki iddia ile ilgili olarak DNA araştırması yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek, oluşacak sonuca göre karar vermektir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 06.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.