20. Hukuk Dairesi 2019/2176 E. , 2019/4068 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, davalının davaya konu gayrimenkulün bulunduğu sitede çeşitli zamanlarda farklı tadilat ve eklentiler yaptığını, maliki bulunduğu evin kuzey cephesinde oraları bahçeden alarak genişlettiğini yine evin balkonunu odaya kattığını ortak kullanım alanlarında ise bahçe istinat duvarları genişletildiğini ve ortak alandan alındığını arka bahçeye de betonarme depolar yaptığını, kendisine bu durumun müteaddit defalar ikaz edildiğini ancak sonuç alınamadığını açıklanan nedenlerle hukuka aykırı eklentilerin yıkılması ve eski hale getirilmesi istenilmiştir.
Mahkemece 04.02.2015 tarihli kararla davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 02.05.2016 tarih 2015/10598 Esas - 2016/7117 Karar sayılı ilamı ile; davacının anataşınmazda 58 numaralı bağımsız bölümün ¾ hissesinin maliki olduğu anlaşıldığından Kat Mülkiyeti Kanunun 33. maddesine göre mahkemece tarafların gösterecek tüm delilleri toplanarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ... mah. ... 630 parsel üzerinde kain ana taşınmazın (... Sitesi) 59 numaralı bağımsız bölüm maliki davalının, bağımsız bölümünün kuzey cephesinde 1,20 metre ortak alana çıkma yaparak ve duvar örerek yatak odasını 3,36 m2 ortak alana taşma şeklindeki müdahalesinin men’ine,
1-b) 59 Numaralı bağımsız bölümün ön (Güney) kısmın da istinat duvarı ile çevrelenen alana masa sandalye koymak ve sabit salıncak inşaa etmek suretiyle şahsi kullanıma özgülemek şeklindeki müdahalesinin men’ine,
2) Davalı kat malikine 1 nolu hükümde sayılan müdahalelerini kaldırması ve projesine uygun hale getirmesi için taktiren 30 günlük süre verilmesine, verilen sürede belirtilen kal işlemlerinin yapılmaması ve ortak alanların diğer kat maliklerinin kullanımlarına açılmaması halinde kal işlerinin cebri icra kanalı ile yaptırılacağı ve masrafın kendisinden alınacağı aynı zamanda Kat Mülkiyeti Kanununun 33/3 maddesine göre 250,00-TL para cezasına hükmedileceğinin davalılara ihtarına,
3) Davalı tarafça, hüküm altına alınan ortak alana müdahalelerin verilen 30 günlük sürede yapılmaması halinde kal’lin cebri icra yoluyla yaptırılmasına, giderlerin davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava müdahalenin önlenmesi ve eski hale getirilmesi istemine ilişkindir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin 1. fıkrasında, kat maliklerinin anataşınmazın bakımı ve mimari durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecbur olduğu; 2. fıkrasında ise kat maliklerinden birinin, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anataşınmazın ortak yerlerinde inşaat, onarım, tesis ve değişiklik yaptıramayacağı hükme bağlanmıştır.
HMK"nın 297. maddesine göre mahkemece verilen kararın hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve verilen karar ile iki tarafın leh ve aleyhine hükmedilen görev ve hakların gayet açık ve anlaşılır biçimde yazılması gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının davalının yaptırdığı istinat duvarı ve depolarla ilgili eski hale getirme talebi olmasına rağmen bu talep hakkında yeterli araştırma yapılarak hüküm kurulmamış olması yukarıdaki ilgili kanun maddesi uyarınca bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca davalının eski hale getirilmesine karar verilen projeye aykırılıklar yönünden, öncelikle davalının projeye aykırı olarak ortak alana ne şekilde müdahale ettiği konusunda yerinde uzman bilirkişi marifetiyle yeniden inceleme yaptırılıp proje yerinde uygulanmak ve krokiye de bağlanmak suretiyle müdahale edilen bölüm hiçbir kuşku ve duraksamaya meydan verilmeden belirlenip, bu konuda tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonucuna göre el atmanın önlenmesine ve projeye uygun eski hale getirilmesine karar verilmesi gerekirken taşma yapılan alanların projedeki vasıflarının ortak alan olup olmadıklarının tespit edilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu davanın bu yönüyle de kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
HMK’nın 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Sonradan yazılan gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun olması gerekir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması, 10.04.1992 gün ve 1991/7-1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince mutlak bozma nedenidir.
Somut olayda, taraflara tefhim edilen kısa kararda, karara karşı başvurulacak kanun yolu olarak; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yargı yolu olarak gösterildiği halde gerekçeli kararda, başvurulacak kanun yolu olarak; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temyiz yargı yolu olarak gösterilerek karara karşı başvuralacak kanun yoluna dair açık hüküm kurulmaması sebebiyle çelişki yaratılmıştır. Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması ve verilen karar ile iki tarafın leh ve aleyhine hükmedilen görev ve hakların gayet açık ve anlaşılır biçimde yazılması gerekmektedir. Yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmayacak şekilde bir hüküm kurulmaması da bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.