Hukuk Genel Kurulu 2017/2877 E. , 2017/1294 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 15. Hukuk Dairesinden verilen 08.09.2015 gün ve 2015/1 E.- 2015/1 K. sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 10.05.2017 gün, 2016/15-693 Esas, 2017/927 Karar sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yargısal faaliyet nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dairece, davanın esastan reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Hukuk Genel Kurulunca karar onanmıştır. Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce onama kararı ve davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesi tebliğ edilemeyen fer"i müdahil hâkim ..."ın MERNİS adresinin araştırılarak Tebligat Kanunu"nun 21/2 maddesi gereğince yeniden tebligat yapılması için dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Ön sorun ile ilgili hususların açıklığa kavuşturulması açısından Hâkimin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan ve devlet aleyhine açılan tazminat davalarında davanın ihbarı ve davaya katılma müesseselerinin irdelenmesi gereklidir.
6100 Sayılı HMK’nın ilgili maddesi;
“Madde 48- Tazminat davası dilekçesinde hangi sorumluluk sebebine dayanıldığı ve delilleri açıkça belirtilir; varsa belgeler de eklenir.
Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder.”
şeklindedir.
6100 sayılı HMK’nın 48. maddesinin ikinci fıkrası ile Devlet aleyhine açılan tazminat davasına bakan mahkemenin bu davayı, sorumlu hâkime re’sen ihbar etmesi esası getirilmiştir.
Bu düzenleme ile dava kendisine ihbar edilen hâkimin, davalı Devlet yanında davaya katılabilmesi, böylece sorumlu hâkimin de davadan haberdar olması ve hukukî dinlenilme hakkı çerçevesinde davada etkili olabilmesi, delil getirebilmesi imkânı sağlanmak istenmiştir. İhbar edilenin bu hakları elde edebilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 65 ve devamı maddeleri uyarınca davaya katılması gereklidir.
Bilindiği üzere, hukukumuzda davaya müdahale (katılma) iki türlü olup; bunlar asli müdahale ve fer’i müdahale olarak adlandırılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 65. maddesinde “Asli Müdahale” başlığı altında;
“Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir.
Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.”
hükmü yer almakta;
Aynı Kanun"un “Fer’i Müdahale” başlıklı 66. maddesinde ise;
“Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer"î müdahil olarak davada yer alabilir.”
şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Belirtilen müdahale şekillerinin davadaki konumu ve sonuçları farklıdır.
Fer’i müdahalede üçüncü kişi, hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılır. Bu nedenle fer’i müdahale, bir davanın davalılar aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumu dolaylı şekilde etkilenecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yoldur ve genellikle amaç, açılmış davanın davalı yararına sonuçlanmasını (reddedilmesini) sağlamaktır.
6100 sayılı HMK’nın 65/2. maddesine göre fer’i müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir.
Mahkeme, fer’i müdahale dilekçesi üzerine müdahale talebinin kabulüne veya reddine karar verir. Fer’i müdahil, müdahale talebinin reddine ilişkin kararı, asıl hüküm verildikten sonra lehine müdahale etmek istediği taraf aleyhine verilmiş olan hükme karşı temyiz yoluna başvurarak temyiz edebilir ve hükmün, müdahale talebinin haksız olarak reddedilmiş olması nedeniyle bozulmasını isteyebilir. Müdahale talebinin kabulü halinde ise fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip eder. Hüküm, lehine müdahale edilen taraf hakkında verilir. Fer"i müdahil hakkında karar verilemez. Fer"i müdahil hükmü ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edilebilir.
Lehine müdahale edilen taraf temyiz yoluna başvurmazsa, HMK’nın 68.maddesi uyarınca, yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etmek zorunda olan fer’i müdahil, yalnız başına kararı temyiz edemez. Müdahile husumet tevcih edilmediği gibi müdahil aleyhine bir karar da verilmemiş bulunan hallerde müdahilin tek başına temyiz isteğinde bulunmaya hakkı yoktur.
Bir davada hüküm, ancak davada taraf olan hakkında verilebileceğinden, bu hükme yönelik temyiz yoluna başvurma yetkisi de sadece davanın taraflarına aittir. Asıl tarafın kararı temyiz etmesi halinde taraf yanında yer alan, yani müdahil olan da temyiz edebilir ve bu halde temyiz eden feri müdahilin temyiz eden asıldan ayrı olarak gerekli harç ve temyiz giderini yatırması halinde kararı temyiz etme hakkı doğar. Bunun bir tek istinası, ihbar olunan hakkında bir hüküm kurulmasıdır. İhbar olunan hakkında hüküm kurulmuş ise, bu halde ihbar olunan taraf müdahil olmasa ve taraflar temyiz etmese de hükmü tek başına temyiz etme hakkı elde eder.
Yapılan açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; HMK’nın 48. maddesi uyarınca kendisine dava ihbar olunan Hâkim ... ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Başkanlığına verdiği dilekçe ile davaya müdahil olmayı talep etmiş, yargılama sırasında 08.09.2015 tarihli tahkikat duruşmasında, Hâkim ..."ın davaya davalı yanında fer"i müdahil olma talebinin kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesince verilen davanın reddine dair kararın Hukuk Genel Kurulunca onanması üzerine, onama kararı ve davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesi taraflarla birlikte ihbar olunan hâkimlere ve fer"i müdahile de tebliğe çıkarılmış, ancak feri müdahil Hâkim ..."a çıkarılan tebligat evrakı imzadan imtina eden zabıt kâtibinin sözlü beyanına göre meslekten ihraç edildiği ve adresten ayrıldığı belirtilerek iade edilmiştir.
HMK’nın 68. maddesi gereğince fer’i müdahilin davaya yanında katılmayı talep ettiği tarafla birlikte hareket etmesi gerektiği dikkate alındığında, fer"i müdahil hükmü ancak lehine katıldığı tarafla birlikte kararı temyiz edilebilir veya karar düzeltme isteminde bulunabilir.
Somut olayda, davalı hazinenin karar düzeltme isteminde bulunmaması ve gerek temyize konu kararda gerekse Hukuk Genel Kurulunun onama kararında fer"i müdahil hâkim hakkında bir hüküm kurulmamış olması dikkate alındığında, fer"i müdahil hâkimin tek başına karar düzeltme talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle fer’i müdahil hâkime onama kararının ve davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin tebliğ edilmesi için dosyanın geri çevrilmesine gerek olmadığına oybirliğiyle karar verildikten sonra davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesi içeriğinin değerlendirilmesine geçilmiş ve yapılan inceleme neticesinde karar düzeltme isteminin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
SONUÇ: Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanun"un 442/3. ve 4421 sayılı Kanun"un 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 270,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, gerekli karar düzeltme harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 08.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.