Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/15549
Karar No: 2013/16473
Karar Tarihi: 25.11.2013

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/15549 Esas 2013/16473 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, dava konusu yazlık evin 1/2 hissesinin kendisine ait olduğunu iddia etmiştir. Davalı da, yazlığa ortak olma hususunda davacıyla 1993 yılında sözlü olarak anlaştıklarını kabul etmekle birlikte, davacının ödeme yapmadığını, bu nedenle sözlü anlaşmadan döndüğünü savunmuştur. Davacı, davalının keşideci olduğu, 03.08.1993 keşide tarihli, vade tarihi, bedel ve keşide yeri yazılı olmayan bonoyu ibraz etmiştir. Bu bonodan ve davalının ikrarından taraflar arasında 1993 yılında dava konusu yazlığın 1/2 hisseli olacağı husunda anlaşma yapıldığı sonucuna varılmaktadır. Mahkeme, varlığı konusunda ihtilaf bulunmayan sözlü anlaşmadan dönüldüğü hususunda ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek, davalıdan bu hususta delilleri sorularak, hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi.
3. Hukuk Dairesi         2013/15549 E.  ,  2013/16473 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dilekçelerinde; müvekkili ile davalının, dava dışı kooperatifin yapımını üstlendiği yazlık evin, kooperatif feshedildikten sonra 1/2 hisse oranında adlarına tapuya tescili hususunda 1993 yılında anlaştıklarını, anlaşma doğrultusunda müvekkilinin davalıya bir miktar ödeme yaptığını, davalının da dava konusu yazlığın 1/2 hissesinin müvekkiline ait olduğunu gösteren 03.08.1993 tanzim tarihli bonoyu imzalayıp müvekkiline verdiğini, davalının müvekkilinden gizli olarak, 2004 yılında tapuyu kendi adına tescil ettirip, 2006 yılında da yazlığı dava dışı 3. kişiye sattığını, müvekkilinin bu hadiselerden 2011 yılında haberdar olduğunu, hemen davalıya ihtar göndererek; yazlık ev için yaptığı tüm ödemelere karşılık 55.000,00 TL"nin kendisine iadesini talep ettiğini, ayrıca davalı hakkında dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının da müvekkiline cevap ihtarnamesi göndererek, anlaşmayı tek taraflı feshettiğini bildirdiğini ve müvekkiline ödeme yapmadığını belirterek; yazlık evin 1/2 hissesine tekabül eden bedelin, yazlığın 3. şahsa satıldığı 07.06.2006 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte, şimdilik 20.000,00 TL"sinin davalıdan tahsili ile yazlık evin 3. şahsa satıldığı tarihle, müvekkilinin satıştan haberdar olduğu 25.01.2011 tarihine kadar olan dönem için müvekkilinin davalıya ödediği aidatların toplamının, dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili için şimdilik 1.000,00 TL"nin davalıdan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin dava dışı kooperatife 1987 yılında tek başına üye olduğunu, 1987 yılından 1993 yılına kadar kooperatife tek başına ödeme yaptığını, 1993 yılında, davacının, müvekkiline belli bir miktar ödeme yapması ve 1993 yılından sonraki tüm giderlerin de 1/2 oranında taraflarca karşılanması karşılığında kooperatifin feshinden sonra yazlığın 1/2 hissesinin davacıya ait olacağı yönünde tarafların anlaştığını, davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin anlaşmayı sona erdirdiğini, bütün bunlara rağmen müvekkilinin, davacının tehdidi üzerine 2011 yılında davacının banka hesabına 14.000,00 TL gönderdiğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.
    ....

    Mahkemece; davacının ödemelerini ispatlasa dahi, davanın zamanaşımına uğradığı, öğretmen olan bir kişinin devraldığı payın akıbetiyle ilgilenmemesinin, devirden uzun süre haberdar olmayışının ve anlaşma gereğinin yapılmasını uzun süre talep etmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekili bu hükmü duruşma istemli olarak temyiz etmiş, dairemizin 05.03.2013 tarihli .... sayılı ilamıyla; davanın öncelikle zamanaşımı yönünden incelenerek, sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece; bozma ilamına uyma kararı verilmiş, süresinde ileri sürmediği gerekçesiyle zamanaşımı itirazı reddedilmiş, davacının verdiğini isteme hakkı mevcutsa da, davacının ödeme iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
    Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbiri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 190. maddesinde de; ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu vurgulanmıştır.
    Bu bağlamda ispat yükü, ilk önce kural olarak davacıya düşer. Davacı, davasını dayandırdığı vakıaları, olguları ispat etmelidir.
    Somut olayda davacı; dava konusu yazlık evin 1/2 hissesinin kendisine ait olacağı husunda davalıyla anlaştıklarını, davalıya yazlığın 1/2 hissesi için ödeme yaptığını iddia etmiştir. Davalı da; yazlığa ortak olma hususunda davacıyla 1993 yılında sözlü olarak anlaştıklarını kabul etmekle birlikte, davacının ödeme yapmadığını, bu nedenle sözlü anlaşmadan döndüğünü savunmuştur.
    Davacı iddiasını ispat için, davalının keşideci olduğu, 03.08.1993 keşide tarihli, vade tarihi, bedel ve keşide yeri yazılı olmayan, üzerinde yalnızca "..... %50 hissesi için" şeklinde açıklama bulunan bonoya ibraz etmiştir. Bu bonodan ve davalının ikrarından taraflar arasında 1993 yılında dava konusu yazlığın 1/2 hisseli olacağı husunda anlaşma yapıldığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, dava konusu yazlıkla ilgili taraflar arasında 1993 yılında ortaklık ilişkisinin kurulduğu husunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözlü anlaşmadan dönülüp, dönülmediği noktasında toplanmaktadır.
    Davalı taraf, davacının edimlerini ifa etmemesi nedeni ile aralarında yapılan anlaşmanın geçerli olmayacağını davacıya bildirdiğini iddia etmektedir. Herkes kendi iddiasını ispat ile yükümlü olduğu için davalının, sözlü sözleşmeden dönüldüğünü ispat etmesi gerekmektedir.
    08.02.2011 günü üzerinde ".....bedeline karşılık" açıklamasıyla, davalı davacıya 14.000,00 TL göndermiştir. Her ne kadar davalı bu parayı davacının tehdidi üzerine gönderdiğini iddia etmiş ise de dekont üzerindeki ".... bedeline karşılık" ifadesi, taraflar arasında dava konusu yazlığa ilişkin evveliyatında para alışverişinin bulunduğunu göstermektedir.
    ....





    Hal böyle olunca mahkemece; varlığı konusunda ihtilaf bulunmayan sözlü anlaşmadan dönüldüğü hususunda ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek, davalıdan bu hususta delilleri sorularak, hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ispat yükü davacıya yüklenmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi