3. Hukuk Dairesi 2020/2170 E. , 2020/2445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, yolcu taşımacılığı işi yaptıklarını, bu işi yapabilmek için Ulaştırma Bakanlığı"ndan taşımacılık izin belgesi aldıklarını, şirketlerine ait bir aracın satış işleminin davalı noterde yapıldığını, Karayolları Taşıma Yönetmeliği"nin 33. maddesine göre taşıma izin belgelerinin iptal edilmemesi için araç satışından itibaren en geç 30 gün içinde yeni bir araç satın almaları ve bu aracı Ulaştırma Bakanlığı"na bildirmeleri gerektiğini, davacı şirkete ait aracın satış işleminin 18.5.2007 günü davalı noterde yapıldığını, satış işlem tarihi 18.5.2007 olmasına rağmen, satış sözleşmesine yanlışlıkla 16.5.2007 günü yazıldığını, satış tarihinin yanlış yazılması nedeniyle yeni araç alımı 30 gün içinde yapılmadığından dolayı Ulaştırma Bakanlığı"nca taşımacılık belgelerinin iptal edildiğini, taşımacılık işini yapamadıklarını belirterek şimdilik 1.000.00.-TL maddi ve 20.000.00.- TL manevi zararın ödetilmesini talep etmiştir. Davacı, 18/04/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat yönünden 23.511.00.- TL 18/05/2007 tarihinden yasal faizi ile manevi tazminat yönünden 20.000.00.- TL 18/05/2007 tarihinden yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir .
Anılan karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2011/8092 Esas - 2011/9974 Karar sayılı ve 03/10/2011 tarihli kararı ile, "...Somut olayda davacının, davalı notere yönelttiği eylem de ceza yasasında suç olarak düzenlenmiş bulunduğundan, zamanaşımı süresinin de (uzamış) ceza zamanaşımına göre belirlenmesi gerekir. Yerel mahkemece, açıklanan yönler gözetilerek işin esasının incelenmesi kusur, zarar ve sorumluluk durumunun belirlenmesi ve varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına direnilmiş ,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir .
Anılan karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/4 - 1161 Esas - 2013/498 Karar sayılı ve 10/04/2013 tarihli kararı ile, "...Sonuç olarak dava zamanaşımına uğramamış olduğuna göre Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır..." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, dosyaya sunulan bilirkişi kurulu raporu dayanak alınarak hüküm oluşturulmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 23.511,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kabul edilen kısım üzerinden olay tarihi olan 18/05/2007 itibaren başlamak üzere yasal faiz işletilmesine karar verilmiş ,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir .
1-Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe-hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.
Somut olayda, kısa kararda hükmedilen tazminata faiz işletilmesine karar verilmemiş iken ,gerekçeli kararda hükmedilen tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş, çelişki oluşturulmuştur.
Buna göre, mahkemece; kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya içeriğine göre, açıklanan hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmelidir.
2-Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.