21. Hukuk Dairesi 2020/1796 E. , 2020/2383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, 7.674,20 TL maddi, 60.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçılarına miras payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından müteveffa davacının iş kazası sonucu %41,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, iş kazasının meydana gelişinde sigortalının %40, davalının %60 oranında kusurlu oldukları, ilk derece mahkemesince verilen 20/11/2012 tarihli maddi tazminat isteminin kurum ödemeleri ile karşılandığından bahisle reddine, 60.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline dair ilk kararın Dairemizin 29/05/2014 tarih ve 2014/2479 Esas, 2014/13398 Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğundan bahisle bozulmasına karar verildiği, Dairemiz bozma ilamında maddi tazminata ilişkin bir bozma nedeni bulunmadığı halde mahkemece hatalı değerlendirme sonucunda bozma ilamına maddi tazminat yönünden uyulmasına, manevi tazminat yönünden direnilmesine karar verilerek, yukarıda da açıklandığı gibi 7.674,20 TL maddi, 60.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği, bu kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nın 14/11/2019 tarih ve 2017/21-244 Esas, 2019/1193 Karar sayılı ilamı ile manevi tazminatın miktarına yönelik direnme kararının onanmasına, maddi tazminata ilişkin kısım yönünden bozma kararı bulunmamasına rağmen, yerel mahkemece maddi tazminata ilişkin kısmın da bozulduğundan bahisle bu yönden uyma kararı verilerek maddi tazminat talebinin kabulüne karar verildiği anlaşıldığından oluşturulan bu hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"da (ayrıca mülga 1086 sayılı HUMK içeriğinde) “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü müktesep hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ilk derece mahkemesince verilen 20/11/2012 tarihli ilk kararın Dairemizin 29/05/2014 tarih ve 2014/2479 Esas, 2014/13398 Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğundan bahisle bozulmasına karar verildiği, Dairemiz bozma ilamında maddi tazminata ilişkin bir bozma nedeni bulunmadığı, maddi tazminatın reddine dair kararın bozma dışı kalarak kesinleştiği açık olduğuna göre, maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.