20. Hukuk Dairesi 2014/9476 E. , 2014/10471 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 03/10/2013 gün ve 2013/3520 - 2013/8705 sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... 30.11.2010 havale tarihli dava dilekçesiyle; ... Belediyesi, ... Mahallesinde bulunan adına kayıtlı 140 ada 288 parsel taşınmazın kadastro tespitine esas alınan tapu kaydındaki yüzölçümü miktarının 2036,00 m² olduğu halde, kadastro sırasında taşınmazın 604,00 m² yüzölçümüyle dayanak tapu kaydından eksik miktarlı ölçüldüğünü ileri sürerek, eksik yazılan yüzölçümünün düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında dava konusu yerin 140 ada 626 sayılı orman parseli içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, ... Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, Hazineye yönelik açılan davanın kabulüne ve 26.07.2012 günlü bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1438,28 m² yüzölçümündeki taşınmazın Karlıdere Devlet Ormanı ve daha sonra 140 ada 626 sayılı parsel altındaki miktarının fazla olarak tescil edilen orman parselinden çıkartılarak 140 ada 288 sayılı parsele eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazinenin temyizi üzerine hüküm, Dairece, davacının 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açtığı ve bu nedenle davasının reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuştur.
Davacı ... vekili, bu sefer Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman tahdidinin iptali ile tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 12/08/1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece, davacı ...’nın davasının kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan orman bilirkişi 26/07/2012 havale tarihli asıl raporunda; dava konusu olan ve krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmazın OS 104, 105, 47 ve 48 sınır noktalarının gidiş istikametine göre sağ tarafında ve orman sınırları içerisinde kaldığını bildirmiştir. Dairenin iade kararıyla alınan 10/11/2014 havale tarihli ek raporunda ise; dava konusu yer daha önceki rapor ekindeki haritalarda da orman sınırlan dışında orman sayılmayan yer olarak belirlenmiş ve orman sayılmayan yer olarak gösterildiğini, ancak, rapora yazılma esnasında sehven orman sınırları içinde kaldığını yazıldığını bildirmiştir. Rapor bu haliyle çelişkili olduğu gibi, dosyada bulunan orman kadastro haritasında 104 ile 88 nolu orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan bilirkişi tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik yoktur. Orman kadastro haritası ve tutanakları ile hükme esas alınan bilirkişi krokisi çelişkili olup, mahkemece bu yön üzerinde durularak çelişki giderilmemiştir. Orman kadastro haritası ile çelişen bilirkişi rapor ve krokisine dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle sağlıklı bir yargıya ulaşmak için; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak 4 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek taşınmazın 12/08/1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman tahdidi durumu tereddütsüz bir şekilde saptanmalı, şayet taşınmazın tahdit içinde kaldığı belirlendiği takdirde, tahdidi iptal için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiği gözetilerek davacının davasının reddine, aksi halde, yani tahdit dışında kaldığı, ancak, aktarma suretiyle tapuya tescil edildiği sırada orman parselinin çap sınırları içine alındığı tespit edildiği takdirde ise şimdi olduğu gibi davanın kabulüne karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu değişik gerekçe ile bozulduğu anlaşıldığından, davacı ... vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki değişik gerekçeli bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 03/10/2013 gün ve 2013/3520 - 2013/8705 sayılı değişik gerekçeli bozma kararı kaldırılarak, 14/11/2012 gün ve 2010/422-2012/356 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.