Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/559
Karar No: 2020/2465
Karar Tarihi: 01.06.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/559 Esas 2020/2465 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/559 E.  ,  2020/2465 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki davacı hakkında uygulanan uyarılma ve cezai şart bedellerinin tahsili yönündeki işlemin iptali, yargılama sırasında kesinti yoluyla tahsilat yapılması halinde bedelin istirdadı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; kendisinin eczacı olduğunu, davalı kurum tarafından 2012 yılı protokolünün 5.3.10 maddesinin ve 2009 yılı ... Protokolünün 6.3.3, 6.3.10 maddelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle aleyhinde uyarılma ve cezai işlem uygulandığını ancak ihlal sonucu doğuracak bir fiilinin olmadığını, işleme konu ilaçların hastaların kullanması gereken ilaçlar olduğu ve hastalar veya yakınları tarafından teslim alındığını, ayrıca 2012 protokolünün 6.17. maddesi gereğince bir reçete ile ilgili birden fazla usulsüz fiil olması halinde cezai şartın en yüksek olanının uygulanacağı belirtilmesine rağmen aleyhinde birden fazla cezai şart uygulandığını, zeyilname ile sözleşmenin 11.3.6 maddesinde öngörülen hüküm gereğince, bir fatura dönemindeki işlemlerle ilgili uygulanacak cezai şart toplamının ilgili fatura döneminden önceki son bir yıl içerisinde kuruma Medula üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarına göre hesaplanacak aylık ortalama tutarın %5 ‘ini geçemeyeceğini ileri sürerek, kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı kuruma cezai şart bedeli toplamı 184.722,40 TL tutarında borçlu olmadığının tespitine ve cezai şartın ödenmesine ilişkin işlemin iptaline, yargılama sürecinde cezai şartın hak edişlerinden kesilmesi halinde, bedelin iadesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; Özel Anadolu ... Tıp Merkezine hiç gitmemiş hak sahibi sigortalılara sağlık hizmeti sunulmadığı halde adlarına sahte reçete düzenlendiğini ve reçetede belirtilen ilaçların eczaneden karşılandığını, ilaçların hastalara teslim edilmediğini, teslim edilirken eksik teslim edildiğini, hastayı görmeden hastanın bilgisi dışında eczanenin yönlendirmesi ile düzenlenen reçetelerin sahte reçete olarak değerlendirildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı hakkında 2009 yılı ... Protokolünün 6.3.3, 6.3.10 ve 2012 yılı ... Protokolünün 5.3.10 maddeleri uyarınca yapılan davalı kurum işleminin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Kahramanmaraş Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Sağlık Sosyal Güvenlik Merkez Müdürülüğünün 08/07/2013 tarih ve 83770546/11283276 sayılı işlemine istinaden davacıya uygulanan 12/02/2014 tarih ve 83770546/2/437272 sayılı işlemin iptaline, davacıların kesintiler yönünden istirdat davası açmakta muhtariyetine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; davalı Kurum tarafından 2012 yılı ... Protokolünün 5.3.10. maddesi ve 2009 yılı ... protokolünün 6.3.3, 6.3.10 maddeleri uyarınca davacı hakkında uygulanan uyarılma ve cezai şart bedellerinin tahsili yönündeki işlemin iptali, yargılama sırasında kesinti yoluyla tahsilat yapılması halinde bedelin istirdadı istemine ilişkindir. Davaya konu işlemin dayanağının Kurum müfettişlerince hazırlanan inceleme raporu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı, Kurum işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiş; Mahkemece, alınan 03/08/2015 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda; davalı kurum tarafından tesis edilen cezai işlemin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Ne var ki, cezai işlemin düzenlenmesine esas teşkil eden idarece düzenlenmiş soruşturma raporu sonrasında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu, bu kapsamda karar tarihi itibariyle Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı"nca yürütülen bir soruşturma bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Ceza Mahkemesi kararlarının, Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK"nın 74.maddesinde; hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiştir.
    Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
    Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz.
    Maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
    Beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir.
    Buna göre hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
    Ayrıca hukukumuzda koğuşturmaya yer olmadığına dair kararın hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen özel bir hüküm bulunmamakta ise de; maddi olayın ne şekilde meydana geldiği, eylemin hukuka aykırılığı ve eylem ile meydana gelen sonuç arasında nedensellik bağı bulunup bulunmadığı noktalarını kesin olarak delillerle ortaya koyan kararların mahkemeyi bağlayacağını söylemekte bir sakınca bulunmamaktadır. Zira, koğuşturmaya yer olmadığına dair kararlar da tıpkı ceza yargılaması neticesinde verilen kararlar gibi taraf delilleri ile bağlı olmaksızın re’sen yapılan araştırma neticesinde edinilen kanaate göre verilen kararlar olup, kesinleşen maddi olguların hukuk yargılamasına etkisi bakımından aralarında bir farklılık bulunmamaktadır. O halde; yukarıda ceza mahkemesi kararlarının hukuk yargılaması bakımından bağlayıcılığına ilişkin açıklamalar koğuşturmaya yer olmadığı kararları bakımından da geçerlidir.
    Somut uyuşmazlıkta; dosya kapsamında davacı aleyhinde dava konusu idari işleme konu olayla ilgili ceza soruşturması başlatıldığı, ancak sonucunun ne olduğunun ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Oysa davacı eczacının, kurumu zarara uğratmak kastıyla hareket edip etmediği, bir başka ifadeyle hakkında uygulanan cezai şartın unsurlarının oluşup oluşmadığı ceza soruşturması sonucunda saptanabilecektir. Bu nedenle aleyhinde işlem yapılacak kişi hakkında başlatılan bir ceza soruşturması veya açılan bir ceza davası var ise sonucunun beklenmesi gerekir. Mahkemece, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden soruşturma dosyasının sonucu beklenerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, soruşturma dosyasının sonucu beklenmemesi doğru olmamış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre ise;
    Mahkemece; alınan 03/08/2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davalı kurumun davacı aleyhinde tesis ettiği 2009 ve 2012 protokolü ilgili hükümlerine göre; yazılı uyarılma ve cezai şart işlemlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    6100 sayılı HMK"nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
    HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
    Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
    Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
    Somut uyuşmazlıkta; mahkemece farklı bilirkişilerden iki rapor alınmıştır. Mahkemece gerekçesi açıklanmaksızın atıfla birbirinin aksi yönde görüş içeren raporlardan sonuncusuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Oysa dosyadaki bilirkişi raporları çelişkili oldukları gibi, davacı aleyhinde başlatılan ceza soruşturması sonucu dosyaya kazandırılmadan hazırlandıklarından eksiktirler. Dava konusu kurum işleminin dayanağı olan müfettiş inceleme raporu hasta ve yakınlarına ait ifadeler, hasta kayıtları ve reçete dökümü medula ekran dökümü şekilndeki belgelerin CD olarak dosyaya sunulduğu ancak her iki bilirkişi raporunda da ayrıntılı şekilde mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirilmedikleri, ilk alınan bilirkişi raporunun mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesi bakımında da yetersiz olduğu anlaşılmıştır.
    O halde mahkemece yapılması gereken; tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir ek rapor yahut yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, ilk rapor ile çelişen ve yetersiz olan bilirkişi raporu benimsenerek ve ikinci raporun benimsenme sebebi dahi açıklanmaksızın sadece bilirkişi raporuna atıfla yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nın 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi