21. Hukuk Dairesi 2016/11050 E. , 2018/1087 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, iş kazasına bağlı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi talebine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre davalı iş yerinde çalışan davacının, 21.09.2013 günü iş kazası geçirdiği, ... Kurumundan 22.09.2013-22.11.2013 tarih aralığında çalışamadığı süreler için 2.403,13TL geçici iş göremezlik ödemesi aldığı; Mahkeme tarafından alınan kusur ve hesap raporlarına istinaden maddi tazminat talebinin reddedildiği, manevi tazminat talebinin ise 400,00TL olarak kısmen kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu ortadadır.
Mahkeme kararında, davalının 900,00TL yargılama gideri yaptığının değerlendirildiği ve bu miktarın davanın kabul ve reddedilen oranlar nispetinde paylaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına ve uyap kaydına göre davalı tarafın 100,00TL gider avansı ve 450,00TL bilirkişi ücretini yatırdığı mahkeme veznesine yaptığı ödeme kaydından anlaşılmaktadır.
Buna göre, davacının temyizine konu edilen, davalıya ait yargılama giderlerinin miktar yönünden hatalı bir şekilde hesaplanması bozma sebebi yapılmıştır.
Mahkemece, davalı tarafın yaptığı sair masraflara ve ödemelere ilişkin varsa diğer makbuzların da dosyaya eklenmesi suretiyle yargılama giderlerinin hesaplanması, aksi halde ödenen miktar ile sınırlı bir şekilde karar verilmesi gerekmektedir.
Bu yönleri amaçlayan davacı vekilinin temyiz itirazları kapsamında hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği halinde davacı tarafa ödenmesine, 12.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.