3. Hukuk Dairesi 2019/2000 E. , 2020/2502 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 36. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, Fatih Mah., 13 pafta 4805 ve 4804 parsel sayılı iki adet taşınmazda paydaş olduğunu, bu parsellerden 4805 nolu parselin üzerinde 4 bloktan ibaret fabrika binası ile müştemilat bulunduğunu, 4804 nolu parselde ise bahçeli bir bina mevcut olduğunu, şirketin 4805 nolu parselde bulunan fabrika binasının 1. ve 2. bloğunu 01/04/1985 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile ... isimli pay sahibinden kiraladığını, ..."in payının 30/07/1990 tarihinde şirket tarafından satın alındığını, yine şirketin 1991 tarihinde diğer pay sahiplerinden de pay satın alarak 1990 yılından beri taşınmazın %13,58 oranında pay sahibi olduğunu ve TMK’nın 693. maddesi gereğince pay sahibi olarak taşınmazdan yararlanma hakkı bulunduğunu, taşınmazda kullandığı alanın payının son derece altında bir bölümü olduğunu, 2 nolu bloğun yıllar önce boşaltıldığını, davalıların taşınmazın boş olan diğer alanlarından yararlanma imkanı olduğunu ve bir kısım alanları da 3. kişilere kiraya verdiklerini ve kira bedellerini tahsil ettiklerini, buna rağmen davalıların ... 4.İcra Müdürlüğünün 2011/9030 Esas sayılı dosyası ile 90 aylık kira alacağı adı altında takip yaptığını, takibin kesinleşmesi üzerine istirdat hakkı saklı kalmak üzere 120.000,00 TL ödemek zorunda kaldıklarını belirterek taşınmazdan pay sahibi sıfatı ile yararlandığının tespiti ile ödenen 120.100,00 TL"nin 06/07/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan payları oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, cevap dilekçesinde özetle; taşınmazda paydaş olduklarını, davacının 01/04/1976 tarihli kira sözleşmesi ile taşınmaz üzerinde bulunan fabrika binası ve bahçesinde kiracı olduğunu, davacının kira sözleşmesi ile 1 numaralı bloğu tüm taşınmaz maliklerini temsilen İ...."den kiraladığını, daha sonra da 1990-91 yılları arasında 45198/332800 payını iktisap edip hem kiracı hem paydaş sıfatını kazandığını, 2004 yılına kadar kiralarını ödediğini ancak 2004 yılından sonra ödenmeyen kira bedellerinden dolayı kira bedelinden payı düşülerek icra takibi başlatıldığını, davacının kira bedelinin tespiti davasında paydaş olduğu iddiasını yinelediğini ve mahkemece kabul görmediğini, tespit kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, taşınmazın yargı kararıyla yahut paydaşların rızasıyla bölünmediğini, takibin kesinleştiğini ve borcun tahsil edildiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince bilirkişi raporu aldırılarak rapor doğrultusunda davacının ödemesi gereken toplam bedelin 101.888,39 TL olduğu, icra dosyasına 06/07/2012 tarihinde 120.000,00 TL ödeme yapıldığı, 18.111,61 TL fark bakımından davacının fazla ödeme yaptığı gerekçesiyle bu miktar yönünden davacı tarafın davasının kısmen kabulüne, ödeme yaptığı tarihten itibaren davalı taraftan yasal faizi ile birlikte alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm; her iki tarafça istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı vekilinin harç ve vekalet üzretine yönelik istinaf talepleri ile her iki tarafın esasa yönelik istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf talebinin ise hükmedilen 900,00 TL maktu vekalet ücretinin AAÜT uyarınca kabul edilen miktara göre nispi vekalet ücreti olan 2.173,00 TL olarak düzeltilmesi gerektiğinden HMK nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yerinde olduğu gerekçesiyle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 18.111,61 TL"nin ödemenin yapıldığı 06/07/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalının faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 19. maddesinde "Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır.Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır." düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda davacı şirket ticaret şirketidir. Tüzel kişi tacirin tüm işleri ticari iş olup TTK’nın 19. maddesi uyarınca kira sözleşmesinin imzalanması da ticari iştir. Olayımızda davanın sebebini oluşturan taşınmaz üzerindeki fabrika da ticari faaliyetinde kullanılmak üzere kiralanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme ticari iş niteliğinde olup alacağa ticari işlerde geçerli avans faiz oranlarının uygulanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yasal faiz uygulanması doğru değildir. Mahkemece, alacağa avans faiz oranlarının uygulanması gerekirken yasal faiz uygulanması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davalılar lehine BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 01.06.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.